Diğer bir deyişle bir metre bakır kablodan (1 Volt başına) yaklaşık 59.6 × 10 exp 6 Amper iletebiliriz. Bu muazzam akım iletimine neden bakırın metreküp başına düşen 13.6x10 exp 9 Colomb elektron yükü neden olur. Bu da 1 saniyede 1 amperlik bir akım oluşturmak için elektronların 13.6 x 10 exp 9 kez yüklenebilme özelliği anlamına gelir. Buna bakırın 1 metreküpünde bulunan 8.60 x 10 exp 28 atom neden olur ve onu altın ve gümüş ile birlikte en büyük iletken sınıfına sokar. Altını da altın yapan zaten metreküpünde bulunan atomun en fazla olmasından kaynaklanan bu özelliğidir...

 

Bakır Anadolu’da M.Ö 8000 lerden bu yana bilinen ancak sistematik kullanımı M.Ö 4000 lerde başlayan bir metaldir.  Doğal bakır kurşun, nikel, çinko, altın, gümüş, platinyum, antimon ve fosfor ile birlikte doğada bulunur. Antik bronzun içinde kalay ile birlikte az da olsa kurşun ve demir bulunabilir. Bakır Çağı aynı zamanda arkeolojide Kalkolitik Çağ (M.Ö 5000-3000)  olarak da bilinir. Bu çağda Anadolu’da en önemli yerleşim yerleri  Hacılar, Canhasan, Kuruçay' dır.  

 

M.Ö 3000 li yıllarda arsenikli bakır olarak topraktan doğal olarak çıkan bakırın yine M.Ö 2600-2400 yılları arasında Anadolu'ya Afganistan'dan Asur Ticaret Kolonileri Çağı' nda tüccarlar tarafından getirilen kalay ile karıştırılarak elde edilen sert bronz (tunç) silahların ana maddesi olan bakırın ilk kez obsidyen kullanımı ile Anadolu’da en fazla kullanılan hammadde olduğunu arkeolojik bulgular bize göstermektedir. Kronolojik gelişim içinde taş ve toprak, bakır, alüminyum, çelik ve günümüzde ise yeni yeni günümüzde silisyum (toprak) temelli cam tencere satışlarının başlamasını insanoğlunun tekrar tarihsel bir geri dönüşüm olarak bakırın değerini tekrar idrak edeceğine yönelik delil teşkil ediyor. Ankara’ daki Anadolu Medeniyetleri Müzesinde insanoğlunun el yapımı malzemeleri ilk kez ‘bakırın’ ortaya çıkması ile Kalkolitik çağdan itibaren ‘silah’ sistemleri ile gerçekleştirdiğine yönelik yüzlerce eser var. Bakırın bir diğer element olan kalay ile birleşimi yanmakta olan kömür dolu bir ocağın içine ayağındaki pedal ile havayı doldurduğu bir körüğün üflediği hava ile ateşi ‘horlatarak’ elindeki toz halindeki kalay parçalarını bakır tencereye atarak onu bez ile tencereye sürerek adeta bir sihirbaz hüneri ile çeviren ustanın kaşlarına ve yüzüne sinen kurumun oluşturduğu siyahî tabakada adeta bakırın kalay ile dansı simgelenir. Kalayın bakır tencereyi hava ile etki etmesini önleyecek bu önlem aynı zamanda MÖ 3000 li yıllarda tunç veya bronz adıyla da madalyalarda kullanılan bir alaşım yöntemi olarak bakırı sertleştirmek için elektrik ve haberleşme kablolarında da bir yöntem olarak kullanılmıştır.

 

 

Kalay’ ın (Sn) dış etkenlere karşı direnci onun bakırın koruyucusu olarak kullanılmasına yol açmış… Bu nedenle önce pitana ile başlayan bakırın bozunması ya da tahribata uğraması cuprite (Cu2O), MALAHİT, AZURİT, NANTOKİTE, PARATAKAMİTE, ATACAMİTE ve BOTALLACKİTE ye dönüşebilir.  Bu nedenle bakırın arkeolojik buluntuların korozyonu önemli bir sorundur. Buluntuların korunması gerekir. Bakır nesnelerin üzerinde korozyon başlangıcını gösteren ‘pitana’ ince bir kahverengimsi bir zar gibi bakırın üzerinde bir katman oluşturur. Buna neden olan ‘cylic chloride corrosion’ dur. Bunu önlemek için benzotriazole kullanılırsa da bu kullanım her zaman başarılı olamayabilir.

 

Aşağıdaki linki tıklarsanız Şili'deki  dünyanın en büyük bakır madenin görüntülerini izleyebilirsiniz. 

 

 

https://www.youtube.com/watch?v=65wrG0pmITY

 

 

 

 

 

ARKEOTEKNO