KASTİLYA HÜKÜMDARI ELÇİSİ CLAVİJO VE GÜMÜŞHANE KALELERİ

 

S. Vedat KARAARSLAN

Arkeolog- Y. Mühendis

Timur'un 1402 yılında Yıldırım Bayezıd'ı yendiği Ankara Savaşı'ndan sonra Avrupa Krallıklarına saldırmasını önlemek üzere gönderdiği Kastilya Kralı'nın (İspanya) elçisi Ruy Gonzales de Clavijo,  11 Nisan 1404 tarihinde maceralı bir deniz yolculuğu sonunda Trabzon' a ulaşır.

Trabzon'da 26 Nisan 1404 tarihine kadar kalır ve 27 Nisan'da da Zigana Dağı üzerinden Gümüşhane'nin Kelkit ilçesi Alansa Köyü üzerinden Erzincan'a , sonra buradan hareket ederek Timur ile görüşmek üzere Semerkant'a ulaşma niyetinde idi.

Bu seyahat sırasında Khaldiya Dükü Kabasika'ya (Kabazitas olarak da yazılır.) haraç vererek Zigana ve daha sonra Torul'u geçerler. Kabasika'nın adamları da kendilerine refakat etmekteydiler. Seyahatnamesinde Çobanlı Kabilesi'ne ait olduğunu yazdığı bir kaleye geldiklerinde Kabasika'nın adamları kafileyi hemen buradan uzaklaştırarak Kelkit yönüne doğru yönlendirir. 

Kafile, refakatci muhafızlar tarafından Gümüşhane'ye doğru uzanan Harşit Vadisi'ne girdikten sonra bugün Kov Kalesi olarak bildiğimiz ve Çobanlı Kabilesine (Çobanoğulları) ait bu kalenin yanından neden uzaklaşmak isterler?

Bunun en büyük nedeni, Anadolu' ya bir vatan olarak yerleşecek Türkmen Beyliklerinden 'Çobanoğulları' adlı beyliktir. Çobanoğulları, Selçuklu Devleti'nin Bizans ile uç beyliği olarak Kastamonu merkezli bir Türk Beyliğidir. Oğuzların Kayı boyundan olan Hüsameddin Çoban, 1227 yılına kadar Kırım'ın Suğdak limanı ve Sinop arasında ticari faaliyetlerde bulunan ve bu bölgede yerleşmiş olan daha sonra da Selçuklu hakimiyetine girmiş Çobanoğulları'nın beyidir. Daha sonra Candaroğulları 1309 yılında Kastamonu' yu alarak Çobanoğulları'nın egemenliğine son vermişti.

ALAEDDİN ERETNA ADINA BASILMIŞ SİKKE ( İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZESİ)

Anadolu Selçuklu Devleti'nin 1075-1318 yılları arasında 43 yıllık egemenlik  süresi içinde gerek bu devletin içinde gerekse daha sonra Uygur Türklerinin kurduğu Eretna Devleti (1327-1381) içinde İbn Batuta Seyahatnamesi'ne göre adı Gümüş olarak yazılan Gümüşhane bölgesinde de Çobanoğulları'nın egemen bir boy olduğunu görmekteyiz.  

Anadolu'ya İlhanlıların emiri olarak gelen Çobanlı Temurtaş, daha sonra ve Anadolu'da egemenlik kurmaya çalışan Çobanoğlu Şeyh Hasan' ın Sivas-Erzincan arasındaki Karanbük denilen yerde 1343 yılında Emir Eretna (iri yarı olması dolayısıyla Uygur Türkçesinde Eretna iri inci anlamına gelmektedir) tarafından kurulan Eretnalılara yenilmesi, Anadolu'da bulunan Türk Beylikleri arasında ileriye dönük olarak birlik kurulması açısından çok önemli sonuçlar doğurmuştur.

Malazgirt (1071), Miryokefalon (1171), Kösedağ (1243) ve nihayet Karanbük Savaşı (1343) Anadolu'nun Türkleşmesinde kırılma noktaları olarak bilinen önemli savaşlardır.

Çobanoğlu Kabilesi, aynı zamanda bölgeye daha önceki dönemlerde yerleşmiş bulunan Divan-ı Lügat it Türk'de adı geçen Oğuzların en kalabalık boyu olan Çepni/Çapan lar la isim benzerliği Çobanlı Kabilesi'nin 'Çepni/Çapan' larla aynı topluluk oldukları anlaşılmaktadır. Bu nedenle Clavijo'ya rehberlik eden Kabasika'nın adamları, Çepni/Çapan/Çoban Türkmenleri ile karşılaşmak istemezler. [1] Günümüzde de Doğu Karadeniz'in iç kesimleri ve kıyılarda kendilerini Çepni Türkmen'i olarak tanımlayan önemli bir nüfus hala yaşamaktadır.

Sonuç olarak Doğu Karadeniz'de m.ö. 66 da Roma'nın en büyük düşmanı olan Mithridates'lerden sonra Komnenosların devlet kurduğu 1207 yılının öncesinde Anadolu Selçuklu Devleti içinde Doğu Karadeniz bölgesinde Türkler, beylikler halinde yaşamaktaydılar.

HARŞİT VADİSİ VE CANCA KALESİ (GÜMÜŞHANE)

Clavijo, Zigana'yı geçip Torul (Dorileh) ilçesine ulaştıktan sonra Alansa'ya gitmek üzere girdiği Harşit Vadisi içindeki seyahatine gelince.....

Kafile, Torul Kalesi'nden inen Kabasika ile görüşüp geçmek üzere para ve hediye verdikten sonra yine muhafızlar eşliğinde yola devam eder. Bundan sonra Clavijo tekrar Kabasika'ya ait bir kale olan Harşit Çayı kenarından çıkılan ve tepe üzerinde bulunan bir kale olan ve aynı zamanda duvarlarında freskolar şeklinde azizlerin çizildiği tasvirlerin olduğu bir şapel de bulunan Gümüşhane'ye 2 Km uzaklıkta olan ve denizden yüksekliği 1530 metre, Harşit Çayı'ndan ise yaklaşık yüksekliği 400 metre olan Canca Kalesi'ne ulaşırlar.

Canca Kalesi, günümüzde de Gümüşhane 'ye hakim bir tepede bulunan ve bölgede bulunan gözetleme kuleleri ile de görüş mesafesinde olan çok müstahkem bir mevkide yer alır. Kafile burada da geçiş için bir miktar para ödedikten sonra Kabasika'nın muhafızları eşliğinde Gümüşhane Vadisi'ne girmek üzere yola koyulur...

Ancak önlerinde Çobanoğullarının idaresinde bulunan birçok kale vardı... 

Canca Kalesi'nden sonra vadi boyunca ilerleyen Clavijo'nun kafilesinin Alansa'ya doğru gidişi önündeki kalelerin günümüzde Gümüşhane ili sınırları içinde bulunan Akçakale, Kov Kalesi, Keçi Kalesi veya gözetleme kulesi olarak hala kalıntıları bulunan Krom Vadisi Gözetleme Kulesi ya da Olucak (İmera) Köyü gözetleme kulelerinden hangisi olduğu hala tartışmalıdır.[2]

Ancak elçi Clavijo'nun kafilenin gözetleme kulelerine değil de kaleye uğradıkları düşünüldüğünde  bunlardan Gümüşhane-Bayburt karayolu üzerinde Akçakale Bağlarbaşı Mahallesi'nde denizden 1530 metre yüksekliğinde,  Keçi Kalesi, Gümüşhane-Bayburt karayolu üzerinde,  Kov Kalesi ise Gümüşhane-Erzincan karayolu üzerinde Kov (Esenyurt) köyüne uğrayacak olmaları ihtimal dahilindedir.

Bu kez Clavijo'ya rehberlik etmekte olan Kabasika'nın adamları Kafileyi olduğu yerde bırakarak keşfe çıkarlar ve Kov Kalesi yakınlarından geçtiklerini anlarlar...

Her üç kalenin de coğrafik konumu nedeniyle Alansa'ya dönüşe daha yakın olan Erzincan yönündeki Çobanoğullarının yönetiminde olan Kov Kalesi' nin yakınlarında olduğu anlaşılan Clavijo'nun kafilesinin bu kaleye uğramadan Kabasika'nın adamları olan rehberler tarafından Alansa'ya (Kelkit) doğru yönlendirilirler.  

KOV KALESİ (GÜMÜŞHANE)

Yapılan arkeolojik araştırmalara göre [3] Kov Kalesi, düzgün surlarla çevrili ve içinde giriş kısmında kare planlı bir yapı daha olduğu ve burada her türlü yemek, iaşe ve yatma hizmetlerinin verildiği ve üzerinde bulunduğu 130 metre yüksekliğinde kaya ile bütünleşik bir mimari yapı olarak, denizden 1760 metre yükseklikte inşa edilmiş moloz taşlardan yapılmıştı. Bunlara ilaveten kalenin kuzeybatı kesiminde zemin kısmında Hititlerin başkenti Hattuşaş'da olduğu gibi gizli bir geçit (potern) olduğu ve sonradan kapatıldığı da ifade edilmektedir. Surların iç kısımları hatıl denilen tahtalarla örülmüş ve adeta antik Grek kentlerinde olduğu gibi şehrin en yüksek yerinde olan 'Akropolis' gibi çok yüksekte azametli bir görünüm arz etmekteydi. Burada bulunan keramik parçalarından dolayı Kov Kalesi'nin korunma amaçlı olarak kullanıldığı gibi bir yerleşim merkezi olarak yaşam alanı olarak da kullanıldığı anlaşılmaktadır.

İşte, Clavijo yazdığı seyahatnamesinde, Çobanlı Kabilesi olarak nitelendirdiği Çobanoğullarının oturduğu bu ünlü Kov Kalesi' nin yakınlarına ulaşmışlardı....

Ancak, kafile Kabasika'nın adamları tarafından yönlendirilerek Çobanoğullarının idaresindeki Kov Kalesi'ne uğramadan kendisine Uzun Hasan tarafından verilen Kelkit, Bayburt civarında hüküm sürmüş ve 1474 yılında ölen, son Karamanoğlu Sultanı olarak günümüzde Pir Ahmed olarak adlandırıldığı türbesinin de burada olduğu bilinen köy üzerinden Kelkit'in Alansa köyüne ulaşmışlardı.  

ARKEOTEKNO  

 

KAYNAKLAR

[1] Fahri Sümer, Çepniler

[2] Torul Gümüşhane arasında birçok kale bulunmaktadır. Ancak Clavijo, bir vadiye girdiği için bu vadinin de Gümüşhane Vadisi olduğu düşünüldüğünde bu bölgede bulunan ve iç köylerde bulunan vadi dışındaki Kodil, Kopuz...vs gibi kalelere uğraması ulaşım güçlüğü açısından mümkün görülmemektedir.

[3] Anthony Bryer, David Winfield, The Byzatine Monuments and Topograpy of the Pontus