Antik Mısırlılar döneminde rahip astronomların Nil Nehri’nin etkilerini astronomik bilgiler ile takip ettiğini bugün tespit edebilmekteyiz. Sirius yıldızının tan ağarmaya başlamadan hemen önce görünmesi ile Nil Nehri’nin taşma aktiviteleri arasında ilişki kurarak Sirius’un seneyi başlatan yıldız olarak kabul edilmesi ve buna dayanan bir takvim yapmaları tarım astronomi ilişkisini en iyi açıklayan örneklerden bir tanesidir. R.Lowie, British Columbia’daki Haida’ların bir oda içindeki duvara düşen ışınlardan ard arda gelen güneş noktalarının kuzey (yengeç dönencesi) ve güney yarım (oğlak dönencesi) küreye yılda bir kez dik gelen güneş ışınları olan dönencenin tespit edilmesi için deneysel olarak kurgulandığından bahseder.

 

 

 

Mısır matematiğinde kesirli sayılar olarak bilinen ½, ¼, 1/8, 1/32 ve 1/64 sayıların günümüz bilgisayarlarında kullanılan 2 tabanlı üstel (21,22,23  ….) sayılarla benzeşmesi son derece ilginç bir özelliktir. Mısır’daki üç piramitin yüzlerinin yer ile 52 derecelik bir açı yapmasının üçgen olan piramitin taban alanını fiziki bir kare şeklinde statik olarak yere tam olarak otrumasını sağlamakta, piramitin yüksekliğinin taban çevresine bölünmesi ile elde edilen rakam Mısır matematiğinin ilk rakamı olan ½ değerine eşit olmaktadır. Bu bize piramitlerin yapımı sırasında pi (3.14) rakamının bilindiğini göstermektedir.

 

 

 

 HOR.JPG

 

 

 

Sitemizin amblemi de olan Seth adlı tanrı tarafından parçalanan Horus’ un gözüdür. Bu parçalanmış göz, Thot adlı tanrı (ibis kuşu ile temsil edilir.) tarafından yeniden bir araya getirilerek birleştirilmiş ve bunların toplamı 63/64 eder. Kalan son parçayı da Thot sihir ile tamamlar ve göz 64/64 oranında bütün hale getirir. 

 

Antik  çağda matematik ve astronomi Mısır’da daha çok rağbet görürken Mezopotamya bölgesinde ise gök cisimlerine tapınma olan astrolatri ile birlikte yıldız matematiği olarak  astroloji bilimi  astronomi ile birlikte kullanılır.

 

Yeni Babil çağında krallar ile de ilişkilendirilen astrolatri ile birlikte matematik ve geometrik bilgiler gök cisimlerine uygulanarak Mezopotamya mitolojik geleneği günümüze kadar taşınabilmiştir. Astroloji ile mitolojik astronomi arasında güçlü bir bağ oluşmuştur. Mezopotamya insanı bu dönemlerde gök cisimlerinin olumsuz ve düzensiz hareketlerinin yeryüzüne kötülük ya da iyilik getireceğine inanır hale gelmiş bunları kültleri ile birleştirebilmeyi başarmışlardır.

 

Böylece matematik, geometri, astronomi ve bundan doğduğu bilinen astroloji mitlerin ana konusu olmaya başladı.

 

Mezopotamya astrolojisi M.Ö 8 yüzyılda matematikleşmeye başlamıştır. Beşinci yüzyıldan itibaren ise bireylerin doğum anında gök cisimlerinin pozisyonlarının belirlendiği kaderlerini etkileyen horoskop astrolojisi Akad dönemine kadar uzanmaktadır.Daha sonra Hellenistik dönemde de görülen horoskop astrolojisinin kökeni günümüzde bulunan Mezopotamya tabletlerine göre Akadlara kadar uzanmaktadır.

 

Gökyüzündeki yıldızlar bing-bang dan bu yana aynı konumdadırlar. Bu yıldızlar bize ne kadar uzaklıktalar ise o kadar ışık yılı öncesini görebiliyoruz. Işık saniyede 300.00 Km hız ile yayılır. O halde bir ışık yılı 300.000 X 365 X 24 X 60 X 60 = 946 X 10 10 Km = 9.5 Trilyon Km  eder. Bunun anlamı 946 X 10 10  Km uzaklıkta olan bir yıldızın ışığı bize 1 yılda gelir. Ancak bu ışık yılından sonraki olmuş olaylar gökyüzünün gördüğümüz şekliyle olmayacağı için bu yıldızlar kümesinin günümüzdeki son halini bilemeyiz.

 

Dünya'ya en yakın yıldız olan Güneşin uzaklığı 150 milyon km.  Güne en yakın yıldız yaklaşık 4 ışıkyılı uzaklıkta olan ve bir üçlü yıldız sisteminin üyesi bulunan Proxima Centauri .

 

Bu durumda Proxima Centauri'nin son nefesiyle yaydığı son ışık fotonlarının Dünya'ya ulaşması 4 yıl alacağından, biz bu süre içinde yıldızın ömrünü tamamladığının farkında olmayacağız. Tıpkı, Güneşte meydana gelen olaylardan ancak 8 dakika sonra haberdar olduğumuz gibi. .

 

 

O halde biz Babil kozmolojisini inceliyorsak onların kuruluş tarihi olan M.Ö 1894 yılı gök cisimleri hareketleri sırasında ne olmuşsa geçen süre boyunca bunu görebiliyoruz. Mezopotamya inancında gökteki yıldızlar tanrılar olarak gökyüzündeki olaylarda tanrıların yaptıkları faaliyetler olarak nitelenir.  Yer hareketlerinin gözlenemez oluşu Mezopotamyalıları daha kolay ve görünür olan gökyüzü olaylarına yönlendirmiş böylece astronomi-din-astroloji üçlemi arasında bir inanış şekli ortaya çıkmıştır.

 

 

 

Devam edecek.............

 

 

ARKEOTEKNO