Nörotransmitterler olmadan birbirlerine bilgileri aktaramayacaklarından bir 'hiç'olan bilgi yüklü nöronlar insan davranışının temelini teşkil eder. Beyin içindeki Willis çemberleri olarak nitelendirilen kan damar yollarının ve kanın karotis ve vertebral arterleriüzerindeki kan miktarları canlılar arasında çok farklı olduğu için hayvanlar arasında farklı davranış şekillerinin ortaya çıkması da farklı besin değerlerinin beyinde oluşturduğu farklı basınç sonucunda ortaya çıkan farklı manyetik alanlar, farklı davranış modellerini ortaya çıkarır. Canlıların yedikleri besinlerin davranış modelleri üzerinde çok büyük etkisi vardır...Nörotransmitterlerin bir diğer önemi de alzheimer hastalarının hatırlama melekelerini kaybetmeleri ile ortaya çıkar...

Besinlerin insan beyninde oluşturduğu bu tür manyetik etkiyi besinlerin en fazla etki ettiği nörotransmitterler üzerinde görebiliriz...Nöronlar arasında bu bağlantılar kurulamaz ise ne düşünebiliriz, ne de davranışlarımızı dengede tutabiliriz, ne de fizik formüllerini hatırlayabiliriz, ne de otomobil kullanabiliriz, ne de yakınlarımız tanıyabiliriz...Bu nedenle nörotransmitterlerin ana hammaddelerinden biri olan asetilkolin direkt olarak hafıza ile ilişkilidir. Beyin beta dalgaları yayarken yani uyanıkken ve beyin theta dalgaları yayarken yani uykuda rüya modunda olduğumuzda hipokampus içinde üretimi en üst seviyeye çıkar....

Asetilkolin çizgili kas (iskelet kası) liflerindeki nikotinik reseptöre bağlanarak kas hücresine Na+ içeri girmesini ve voltaja duyarlı sodyum kanallarının açılması ile depolarize olan kas hücresinin kasılmasını sağlar. [1]

Beyindeki serebal korteksin kıvrım sayısı da canlının filogenetik açıdan yerini belirler. [2] Beynin üzerindeki kıvrıklara sulci katlı bölümlere ise gyrus denilir...Beyin kıvrımlarının sayısının fazlalığı düşüncedeki kıvraklığı gösterir. Kıvrım sayısı arttıkça aynen bir Roma heykelindeki elbisenin kıvrımlarının fazla olmasının o çağlarda kişiye özgü asaletin yüksekliğini göstermesi gibi beynin düşünme kapasitesi de kıvrım sayısı arttıkça yükselir. Bu, kişinin endüstriyel alanda otomobil üretimindeki metallerin kıvrımlarındaki ustalık, bir mimari eserdeki sütun başlıklarındaki sanatsal ustalığın dışa vuruşunun benzeşimi olarak ortaya çıkar. Ne kıvrak zeka, deyişi bu kıvrımların daha fazla olması ile ilintili olarak söylenmiş bir sözdür. Alzheimer hastalığı bu kıvrımların ortadan kalkması ile düz hale gelmesi bu hastalığın göstergesi olarak ortaya çıkar.

Neron...M.S 54 de Roma İmparatoru...Roma' yı yaktığı düşünülüyor ise de öyle değil... Cassius Dio, Suetonius, Tacitus 1, Tacitus 2 ve Tacitus 3 adlı tarihçiler bu konuda birbirinden farklı görüşler ileriye sürerler... Roma bir yansa da yenisini yapsam dediği için bu yakıştırma yapılır...Neron'un iyi lir çalmasından Roma yandığında da lir çaldığı söylenir ancak yangın başladıktan sonra Antium kentinden Roma'ya geldiği de rivayet edilir...Bütün bunlara rağmen daha sonra Roma'yı bugünkü antik binalara kadar getiren inşaa sürecine başlar...Neron'un bilinen en büyük şöhreti yangın ile ilgili değildir...İngilizcedeki Hero (kahraman) kelimesinin etimolojisin Neron'un adına dayandığına yönelik yaklaşımlar bir yana O'nun en büyük özelliği Roma'nın belki de en zalim , ahlaksız ve de rezil olduğu ileriye sürülen İmparatoru Caligula'nın [3] kızkardeşi olan öz annesi Genç Agrippina'yı öldürtmesi, tarihin belki de en büyük katliamlarını ve bugünkü Roma'da Oppius Tepesi olan alana Domus Aurera adlı 'altın ev' i yaptırmış olmasıdır...Annesi Agrippina'da talihin bir tekerrürü olarak daha önce Neron' un babası olan kocası İmparator Claudius' u zehirlemekle suçlanmıştı. Neron'un en önemli icraatı ise 32 yaşında iken senato tarafından idam edileceğini anlayınca (M.S 68) öfke ile eline bir bıçak vererek kendisini öldürmesini emrettiği özel yazıcısı Epaphradtios'un da yardımıyla boğazına dayadığı bıçak ile kendisini öldürürken 'benimle birlikte büyük bir sanatçı da ölüyor' diyerek son nefesini vermesidir....

Ruhsal tıkanıklık veya açıklık beynin her iki lobunun dengeli kullanımı SQ (Spiritual Quotient) nün gelişimi olarak bireysel davranış ve sosyal yapıyı yükselterek toplumsal ilerlemeyi gerçekleştirir. Beynin sol şakak lobu öfkeyi, içinde hypothalamus, epifiz bezi amygdala ve hippocampus' un bulunduğu derin limbik sistem (DLS) [4] sorunu depresyonu ve dikkat ve güdü denetimi sorunlarından sorumlu bölgesi ise alın korteksi (ön, frontal lob) ile ilişkilidir. Beynin söz konusu her üç bölgesini dengeli kullanabilen insanların ruhsal zeka aşamasını tamamlamış olduğunu söyleyebiliriz. Tıbben sol şakak lobu olmayan ya da sorunlu olanların davranışsal olarak saldırgan, DLS sorunlu olan insanların nöronlar arasında bilgi iletişimi yapabilmek için gerekli nörotransmitter kalitesine ulaşmadığından Neron gibi yakınlarını dahi öldürmekten kendini alamayarak ruhsal gelişmesini tamamlayamayan bir mizaç ve nihayet alın korteksi olarak bilinen serebral korteksi sorunlu olanların da Neron gibi kendisini kölesine öldürtecek kadar dikkat ve güdü problemlerine yakalanabileceğinden bahisle, Neron' un Roma yangını sonrası ve öncesinde gelişen olaylar zinciri ile birlikte daha önemli olan davranışsal modelinin yukarıda saydığımız olaylar ile anılmasının tesadüf olmadığına yönelik tıbbi değerlendirmeler çok önemlidir. Büstlerinde en fazla kıvrıma sahip olan saç tarzına sahip olmasına rağmen asil olmayan bir yaklaşıma sahip olarak arkeolojik ve Neron'un mizacını belirleyen beyin nöronlarını içindeki karotid cismi ile nöronları koruyarak besleyen ve şah damarı olarak da bildiğimiz karotis ve vertebral arter kanallarında dolaşan kanın aşırı miktarı ve kalitesizliği bize antik adı Geç Hititler (m.ö 1200-700) döneminde adı Halpa olan ve altında hafirler (arkeologlar) tarafından üzerindeki yerleşimlerden dolayı yıllardır kazı yapılamayan günümüz Halep'ini yakıp yıkanların antropolojik özelliklerine benzer, naçiz insan modelleri sunuyor...

S. Vedat Karaarslan

KAYNAKLAR

[1] http://slideplayer.biz.tr/slide/3669436/

[2] Kıvrım sayısı arttıkça aynen bir Roma heykelindeki elbisenin kıvrımlarının fazla olmasının kişiye özgü asaletin yüksekliğini göstermesi gibi beynin düşünme kapasitesi de kıvrım sayısı arttıkça yükselir.

[3] Caligula "Küçük (asker) sandaleti" anlamındadır. Anadolu'da da özellikle başta Karadeniz olmak üzere bazı yörelerde küçük eskimiş ayakkabılara 'kalug' denilir.

[4] https://www.linkedin.com/pulse/beyindeki-derin-limbik-sistemin-dls-ruhsal-zeka-nedir-karaarslan?trk=mp-reader-card

[5] Roger Penrose ,The Emperor’s New Mind

[6] http://www.biography.com/people/groups/famous-named-nero