ARKEOLOGLAR İÇİN İSTİHDAM OLUŞTURMAK ÖNERİ-1 

     

Türkiye' de arkeologların sorunlarını irdelemek ülkede gelişen diğer olaylar ile de ilişkili olduğunu söylemek isteriz.

 

Şu iki haber bunun kanıtıdır.

 

1. Uluslararası Müzeler Komisyonu olarak bilinen ICOM(The International Council of Museum) , ‘Türkiye Milli Komitesi’nin akreditasyonunu, “2010 yılından bu yana süren tartışmalara rağmen hala zamana ayak uyduramadılar” diyerek feshetti

 

2. Radikal Gazetesinin haberi (26 Mart 2013)  

 

İstanbul  tarihini 8 bin 500 yıl geriye götüren, müzelerdeki binlerce eseri gün ışığına çıkaran arkeologlar sonunda isyan etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nı e-posta ve dilekçe yağmuruna tutan arkeologlar son 4 yılda işsiz 6 bin arkeologdan sadece 19’unun işe alındığını dile getirerek yüzlerce bilimsel kazı ve hemen her ilde onlarca sondaj kazıları yapılmasına rağmen arkeologların işsiz olmalarını protesto etti. 

28 milyon kişiye hizmet 

Bakanlıklara gönderilen binlerce imzalı mektupta şu sözlere yer verildi: ‘‘2012 yılında   Türkiye ’deki müze ve ören yerlerini toplamda 28 milyon 781 bin 308 turist gezmiş ve bu ziyaretlerden 280 milyon 206 bin 955 lira gelir elde edilmiştir. Türkiye’nin turizm gelirlerinde önemli bir yer tutan arkeolojik mirasın açığa çıkması için öğrenciliği zamanında büyük özveriyle para almadan çalışan arkeologlar, mezun olduğunda da işsiz kalmaktadır.’’ 

 
Ne iş yapıyorlar? 

Türkiye arkeoloji alanları açısından bir cennet. Binlerce yıllık geçmişi bağrında yaşatan Anadolu coğrafyasının hemen neresini kazsanız tarihi esere rastlanıyor. Her yıl Bakanlar Kurulu kararıyla 250’den fazla yerli ve yabancı bilimsel arkeolojik kazı yapılıyor. Bunun yanı sıra pek çok il ve ilçe belediyelerinde inşaat hafriyatları sırasında kurtarma ve sondaj kazıları gerçekleştiriliyor. Uzmanlık ve bilimsel deneyim isteyen bu kazılarda görev alan arkeologların büyük çoğunluğu ise üniversitelerin arkeoloji bölümlerinde okuyan öğrenciler oluyor. 
Eğitim aldıkları 4 yıl boyunca ücretsiz olarak kazılarda görev alan öğrenciler, bilimsel kazı yöntemlerini öğrendikten sonra mezun olup işsiz kalıyorlar. Bünyesinde arkeolog bulundurmak zorunda olan kurumlar bile buna uymayarak, kadrolu arkeolog almaya yanaşmıyor. 

 Her yıl 2100 yeni mezun 

Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde 700 arkeolog kadrolu görev yapıyor. Ülkemizde 30 üniversitede arkeoloji bölümü var ve 6 üniversite de arkeoloji bölümü açmak için çalışıyor. Yılda ortalama 2100 kişi mezun oluyor. Üniversitelerin yaptığı tüm kazılarda öğrenciler çalıştırılıyor. Öğrenciler işçi gibi kazma kürek kullanıp, el arabaları ile toprak taşıyor. Bedava çalışan öğrencilerin sırtından kazılar gerçekleştiriliyor, ülkenin turizm potansiyeli arttırılıyor. Çıkarılan eserler müzelerin vitrinlerini süslüyor. Kazılar her yıl sürüyor ve arkadan sürekli yeni öğrenci sirkülasyonu olduğundan, mezun olan öğrencilerin durumu üniversiteleri de ilgilendirmiyor. Binlerce üniversite mezunu arkeolog işsiz kalıyor. 

nırları içinde arkeolojik sit alanı olmayan belediye hemen hemen yok gibi. KUDEP yönetmeliğine göre ise bu belediyeler en az bir arkeolog istihdam etmek zorunda. Ancak bunu uygulayan belediye sayısı neredeyse bir elin parmakları kadar az sayıda. 


Kadro yok 

 
Sadece İstanbul Arkeoloji Müzesi bünyesinde 1970’li yıllarda 70’ten fazla uzman görev yaparken bugün bu sayı 25 uzmana kadar düştü. Maliye Bakanlığı’nın yeni kadro vermediğinden yakınan Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, sorunun çözümü için Vakıflar Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik Arama, Devlet Su İşleri, belediyeler, özel müzeler ve koleksiyonerlerin de arkeolog istihdam etmeleri yönünde bir çalışma yaptıklarını belirtti. Öte yandan alanında deneyimli, bilimsel kazılarda yıllarca görev almış yaklaşık 6 bin işsiz arkeolog bulunuyor. Her yıl da buna binlercesi ekleniyor. Arkeologlar sorunun çözümü için hazırladıkları ortak metin ile Kültür ve Turizm ile Maliye bakanlıklarını mektup yağmuruna tutuyor.

 

Şimdi gelin bu haberleri oluşturan Arkeologların işsiz kalmalarına neden olan ana sorunları bir bir irdeleyelim: 

 

Türkiye'de toplam 42 üniversitede Arkeoloji Bölümü var. Bunlardan iki tanesi (Koç ve Bilkent ) vakıf üniversitesi olarak kurulmuş olup diğer vakıf üniversitelerinin hiç birisinde Arkeoloji bölümü yoktur.

 

Bunu nedeni Arkeologların iş bulma sorunlarından kaynaklanan endişeye Özel Üniversitelerin 'repütasyon' larının diğer bir deyişle ünlerinin, şanlarının rencide olması endişesinden kaynaklandığını ifade etmemiz gerekir. Yukarıda ismini verdiğimiz iki üniversite ise 8 gibi son derece düşük sayıda öğrenci kontenjanı ile eğitim vermektedir.

    

Bu yaklaşım tarzı, Osmanlı Devleti'nde Osman Hamdi Bey gibi ilk müzecilik hareketini başlatan bir kişiliğin ortaya çıkıp Osmanlı Devletinde Arkeoloji biliminin yaygınlaşmasına neden olduğu döneme kadar Osmanlının Arkeolojiye olan ilgisizliği ile aynı tarzdır.   

      

Devlete ait bu üniversitelerin aldıkları öğrenci sayısı ise bir yılda toplam yaklaşık 2500 öğrenci civarındadır. En son Karadeniz Teknik Üniversitesi' de  bir Arkeoloji bölümü açtı.

 

Bu sayıda bir mezunun her yıl verildiğini düşünürsek iş sorunu nasıl çözülecek en önemli konu budur bugün Türkiye'de.

 

Arkeologların  birincil olarak Mühendis Odaları gibi bir odaya ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile ilişkili bir meslek yapısına sahip olması gerekir. Arkeolog tanımının bu  yasaya dahil edilmesi gerekir, halbuki bu yasa içinde bir kez bile Arkeolog adı geçmemektedir.

 

Bu gerçekten de çok şaşırtıcı bir husustur.

 

Halbuki, Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi 'nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun' una (Malta Sözleşmesi) bir göz atacak olursak bugün sayıları 4000 e yaklaşan Arkeologlara iş imkanı oluşturulabilecek bir ortam sağlanabileceği görülmektedir.

 

Malta Sözleşmesi MADDE 5 şöyledir:

 

 

Madde 5:

 

 Taraflardan her biri aşağıdaki hususları sağlamayı taahhüt ederler :

1. Arkeologların :

 

i ) Arkeolojik değeri olan sitlerin korunması, saklanması ve değerlendirilmesi için dengeli stratejiler saptamaya yönelik planlama politikalarına ve

 ii) Yapılanma programlarının çeşitli uygulama safhalarına katılmalarını sağlamak suretiyle, arkeolojinin ve yapılanmanın ihtiyaçlarını bağdaştırmaya ve belirlemeye çalışmak;

 

 2. Arkeologlar, şehirciler ve inşaatçılar arasında sistemli bir danışma mekanizması oluşturmak suretiyle :

i) Arkeolojik mirası tahrip etmesi muhtemel olan yapılanma planlarının değiştirilmesini;

ii) Sitin bilimsel incelemesinin yapılabilmesi ve sonuçların yayınlanabilmesi için yeterli zamanın ve olanakların verilmesini sağlamak;

 3. Çevreye etki üzerindeki incelemelerin ve bunlardan kaynaklanan kararların, arkeolojik sitler ve çevrelerini göz önünde bulundurmasına dikkat etmek;

 4. Yapılanma çalışmaları vesilesiyle bulunan arkeolojik miras öğelerinin, mümkün olan hallerde, yerinde korunması için önlem almak;

 

 5. Arkeolojik sitlerin halka açılmasının, özellikle çok sayıda ziyaretçi girişi için yapılacak yapılanma çalışmalarının, bu sitlerin ve çevrelerinin arkeolojik ve bilimsel niteliğine zarar vermemesini sağlamak.

 

Önerimiz yukarıda verdiğimiz Malta Sözleşmesinde (Madde 5 ) de yazan Arkeolog görevlerinin bir an önce  Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa aktarılarak veya Arkeolojiye yeni bir ivme katacak Arkeolog tanımını yapacak bir yasa çıkarmaktır.

 

Birincil hedef ve  çalışma bu olmalıdır.

 

Burada amaç ekonomikliği  artırarak Arkeologlar için istihdam yaratmaktır.....