İSKİT/SAKA ARKEOLOJİSİ-9

S. Vedat KARAARSLAN                                                                                                         Arkeolog 

Kımmerler,yaşamış olduğu bölgeler olarak bilinen günümüzdeki Kırım' da kaleleri mevcut olmakla birlikte daha sonra geldikleri Asya'da bazı buluntuların ortaya çıkması ile de Anadolu'ya gelmiş oldukları ve bu coğrafyada etkin bir devlet olan Frigya devletini yıktıkları bilinmektedir.  (Akurgal 1969: 224)

Herodot Tarihi'nde Aristeas adlı bir destan anlatıcısı, Apollon'un öfkesinden kaçarken İssedones'lerin ülkesine yanaştığını İssedones'lerin ülkesinin hemen ötesinde ise tek gözlü Arimaspes ırkının yaşadığını, bunların ötesinde de kutsal altına bekçilik eden Griffon'ların denize çıkan noktasında Apollon'un her kış dinlenmeye çekildiği yer olarak bilinen mit (myth) ulusları bölgesi olan Hypeborea uluslarının yaşadığından bahsedilir.

 

İşte bu İssedones'ler, Skyth'ları yurtlarından atmışlar ve onlarda Kımmerleri yerlerinden etmişlerdir şeklinde bir anlatım mevcuttur. Aristeas, bugünkü Marmara Adası olarak bilinen antik ismi Prokonnessos olan mermerleri ile ünlü adada doğmuştur.

İskitlerin yaşam alanı Borysthenes ırmağı etrafındadır. Herodot bu bölgelerdeki İskitleri de sınıflandırma yaparak Kallipidai Skyth 'larının Grekçe konuştuklarını Halizon'ları ise İskitlerden tamamen ayrı bir topluluk olarak tanımlar. Halizonların hemen yukarısında ise çiftçi Skyth' lar yaşamaktadır. İşte bu çiftçi  Skyth'ların doğusundaki göçebe  Skyth' lar hiç bir şey ekmezler, çünkü Gerros ırmağı etrafında olan bu alanlarda hiç ağaç ya da bitki örtüsü yoktu. Gerros'dan hemen ötede Şahane İskitlerin yaşadığını bildiren Herodot, onların bütün diğer İskitleri kendi köleleri olduğunu belirtir. Tanais Irmağı aşılınca artık Sauromat (Sarmatlar) ülkesi başlar ve buraları İskitlerin yaşam alanı değildir. Herodot kadın ve erkekleri kel olan, burunları yassı, çeneleri fırlak, dilleri farklı olan Argipei olarak tanımladığı toplulukların bölgesine ise İskitlerin girip çıkabildiğini ve bu bölgedeki bütün toplulukların dillerinin farklı olduğundan bahseder.

Söz konusu eserde İskit kışlarının çok çetin geçtiği, onların atlarının soğuğa karşı dayanıklı olduğu, öküzlerin boynuzlarının ise soğuktan dolayı çıkmadığını, öküz boynuzları için sıcaklığın öneminden bahseder. Bu nedenden dolayı bu bölgenin kuzeyinde soğuk kış şartlarından dolayı kimse oturmaz.

Istros (Tuna Nehri) ve Tyras (Dinyeper Nehri)  nehirlerinin Skyth'lara ait olduğunu bildiren Herodot, bu bölgedeki nehirlerin Nil Nehri ile boy ölçüşemeyeceğini bildirir.

Skyth' ların gelenek ve göreneklerine gelince, Hestia başta olmak üzere Zeus ve Toprak (Zeus'un karısı) Apollon, Göksel Afrodit, Herakles ve Ares başlıca mitolojik tanrılarıdır. Bu mitolojik tanrılar bütün Skyth'lara aittir. Poseidon ise Şahane Skyth' lara aittir. Skyth dilinde Hestia Tabiti, Zeus'a Papaios (büyükbaba), Toprak' a Api, Apollon'a  Oitosyros, Göksel Afrodit Argimpasa, Poseidon' a ise Thagimasadas derlerdi. Bir tek Ares' e sunak, tapınak, heykel yaparlardı. Bu durum  Skyth' ların savaşçı bir ulus olduklarını ortaya koymaktadır.

Kural olarak özellikle at keserler, Ares için farklı bir tapınma şekilleri olduğunu bildiren Herodot, bu bölgede odun olmadığı için etleri kemiklerinden ayırmak suretiyle pişirdiklerini, bir tepenin üzerine koydukları demir bir palanın Ares'i temsil ederek tapındıklarını, kullandıkları tencerelerin ise Lesbos (Midilli) kraterlerine benzediklerini aktarmıştır. Domuz kurban etmezler ve asla pişirmezlerdi.

Savaş ile ilgili adetlerine gelince; düşmanının kafasını kesip at eğerine asarak yiğitlik yapmak ve düşmanın sağ eli derisini keserek ok sadağı üzerine tırnakları ile beraber dikmek en büyük özellikleri idi. Her bir şehir valisi şarap dolu kraterosları düşmanı yenmiş Skyth' lar için hazır bekletir ve onlara ikram ederlerdi ancak düşmanı yenemeyen Skyth' lar ise bu hakkı elde edemezlerdi.

Falcılığın çok gelişmiş olduğunu, gelecekten haber verme tekniğinin kendilerine Afrodit'ten geçtiğini bildiren Herodot, kral birini öldürdüğü zaman çocuklarını da öldürür ancak kızlara dokunmazlardı.

Kral mezarları Gerrhos yani Borysthenes ırmağının gidebildiği en son noktadaki yerdir. Kralları öldüğü zaman dikdörtgen bir mezar kazılır ve ölünün karnı boşaltılarak mumla kaplı gövde ile gömülürdü. Herkes kralın mezarına toprak atmak için yarışırdı. Aradan bir yıl geçtikten sonra yanında hizmetli çalışan ve tamamı İskitli olan kölelerinden 50 tanesi ve atlarını öldürtür, atlarına uzunlamasına birer kazık geçirerek atların üzerine insan ölülerini oturtup mezardan ayrılırlardı.  Skyth' lar çok fazla yıkanmazlardı ve topraklarında yetişen kenevir tohumlarını kızgın taşa atarak çıkan buharının vücutlarına değmesi ile haykırırlardı ve bundan çok memnun olurlardı.

Herodot, nüfuslarının çok fazla olduğunu ancak bunların arasında asıl Skyth'ların sayısının az olduğu, Yunanlıların Dionysos diniyle ilgili törelerini ise hiç sevmediklerini bildirmektedir. Bu durum bize Greklerin Skyth (İskit) , Perslerin ise Saka olarak ayrı bir ulus olarak tanımladıkları bizim de İskit olarak bildiğimiz topluluğun ne Grek ne de Persler ile çok fazla ortak bir kültüre sahip olmadıklarını, birbirlerini etkileyen kısmi bir ortak sosyal yaşama sahip olduklarını, bugün batılıların ileriye sürdükleri İskitlerin kökenleri hakkındaki fikirlerin ne kadar yanlış olduğunu ve ayrı bir ulus olduklarını ortaya koyar.  

Bu sırada İran Kralı Dareios Skyth' lar üzerine yürümek istiyor ancak etrafı İskitlerin fakir ve ilkel topluluk olmalarını ileriye sürerek onu vazgeçirmeye çalışıyorlardı ki , sefere çıkıldı. Trakya' yı takip ederek İskite ülkesine girmek isteyen İstanbul Boğazı'na ilk köprü, Pers kralı I. Dareios'un İskit seferi sırasında Samoslu mimar Mandroklees tarafından m.ö.512 yılında inşa edildi. Gemilerin birbirlerine demir kıskaçlarla çengellenmesiyle oluşturulan köprü, tarihte ilk defa iki kıtayı birbirine bağlamıştı.

 

ARKEOTEKNO