ZEYTİNİN ARKEOLOJİSİ

S. Vedat Karaarslan

Levant Bölgesi denilen coğrafyada m.ö. 4000 li yıllarda ehilleştirildiği bilinen zeytin ağacı Akkadca 'zerdum' Sümerce ise 'gi-rim' olarak bilinirdi. Zeytin ise Akadca 'hulamisum' Sümerce de ise 'gi (4)-rim' olarak telaffuz edilir. Zeytin, milattan on bin yıl öncesine kadar Doğu Akdeniz havzasının doğal bitki örtüsü olarak yayılmıştır.

İnsanlık tarihinde buğday, arpa ve bezelyeden sonra zeytin evcilleştirilen 4. kuşak bir üründür. Günümüzde kullandığımız 'zertum' kelimesi aynı zamanda Hititce  zeytin karşılığı bir kelimedir. Zeytin kelimesi Sami kökenli 'zayit' kelimesinden üretilmiş. Kudüs yakınlarında Tel Zayit Höyüğünda yapılan bir kazıda bulunan 'zayit taşı' üzerinde günümüz alfabesinin kökeni olan Latin alfabesinin köklerinin dayandığı Fenike alfabesine yönelik yazı örnekleri 2005 yılında bulunmuştu. (yukarıdaki resim)   

Lübnan' da Bshaale Kasabası'nda dünyanın en eski zeytin ağaçlarına sahip olduğunu iddia ediliyor. (m.ö. 4000) Buradaki 6000 yaşındaki zeytin ağaçları hala zeytin veriyor ve Hz. Nuh' un gemisinden ayrılan güvercininin bu ağaçlardan zeytin dalını gemiye geriye getirdiğine inanılıyor. Bir Fenike kenti olan Amioun kasabasındaki ağaçlar ise en az 1.500 yaşındadır.

Anadolu uygarlıklarını çökerten ancak Mısır'da direnişle karşılaşan Deniz Kavimleri akınlarını durduran III.Ramses, Ra için yaptırdığı tapınakların aydınlatılması için lambalarda zeytinyağı kullanmak üzere zeytin ağaçları ektirdiği ve halen Mısır'ın Luksor kentinde gömülü bulunduğu Medinet Habu Tapınağı'ndaki mumyası ile birlikte bir zeytin sıkma aleti ele geçmiştir. [1] 

Hitit metinlerinde zeytin şu şekilde geçer.  “Nasıl zeytinin kalbinde yağ bulunuyorsa, Ana tanrıçanın da Hatti ülkesinin kralını, kraliçesini prenslerini ve Hatti ülkesinin insanlarını kalbinde ve ruhunda arkadaşça bulundurmasını dilemektedir” (Guterbock H, 1968)

Kudüs'deki ünlü Zeytindağı ile Mescid'i Aksa arasındaki vadideki zeytin ağaçları dünyanın en eski ağaçları olarak bilinir. Hristiyanlara göre Hz. İsa' nın çarmıha gerili halde Zeytindağı'ndan Kıyamet Kilisesi'ne kadar yürüdüğü yol bu vadi üzerindedir.  (Arapça: جبل الزيتون Cebel ez-Zeytūn; İngilizce: Mount of Olives; Almanca: Ölberg) 

Sonuç olarak Arapça bir kelime ve etimolojik kökenleri batılı lisanlarda 'olive' olarak bilinen kelimenin kökeni Geç Bronz Çağı olarak m.ö.3300 e kadar giden bugün kullanılan 'olive' kelimesinin dayandığı Etrüskçe 'eleiva' dan üretilmiş Grekçe 'oleaceae' kelimesinin kullanılmasından yaklaşık 3000 yıl öncesine kadar gider. Yunanca 'elais' yani zeytinyağı kelimesinin etimolojisi Etrüsklerin 'eleiva' kelimesine uzanır. [2] Bu etimolojik köken, zeytine 'ela' diyen Anadolu'nun yerli halkı 'Luvi' lere kadar uzanır ki bu da Anadolu-Luvi-Etrüsk ilişkisini ortaya koyar. 

Demek ki bir Levant Bölgesi ürünü olan zeytin, antik Yunan yazısının da kaynağı ve kültürünün dayandığı başta Fenike olmak üzere bereketli hilal (“Fertile Crescent”)  denilen Anadolu, Suriye, Filistin ve Babil kökenli, 'olive' kelimesinin kökeni ise Torino Üniversitesi'nden Prof. Alberto Piazza'nın yaptığı araştırmalara göre DNA larının Anadolu'dan göç ettiklerini ispatlanan ancak metin ve buluntuları sistemli olarak ortadan kaldırılan Etrüsk' lere dayanır. 

Zeytin kalkerli toprakları sever ve antik bitki biyoloğu olan ve Myra (Demre) kentinde bir yılanın ısırması sonucu ölen Aristoteles'den sonra Akademi'nin başına geçen Midilli'li Theophrastos'a  (m.ö.370-287) göre yanında hiçbir ağacın yetişmesinden hoşlanmaz sadece yaban mersinine tahammül gösteren ve denizden en fazla 12 Km içeride yaşayabilen bir ağaç olarak bilinir. Her iki bitki yan yana ekilirse  kökleri yer altında birbirlerine sarılır aynı muhabbet yer üstünde de devam ederek dalları birbirine dolaşık olarak büyüyebilir.

Antik çağlarda önemli silahların sapları zeytin ağacından yapılırdı. Antik çağlarda Yunanların zeytin ağacını ele geçirdikleri Fenike kentlerinde gördükleri ve buradan sonra Avrupa kıtasına ve İtalya'ya gelmiş olduğu bilinmesine rağmen bir dönem zeytinin Atina dışında hiçbir yerde yetişmediğine inanmışlar. Bunun nedeni ise antik bir inanış olarak zeytinyağının aydınlatmada kullanılması ve bunun da yanıcı özelliği nedeniyle ikonografik bir güç olarak Athena'ya bağlanıyor olmasıdır.

 

Türkiye'deki zeytin cinsleri

Zeytin, antik çağlarda kıta Avrupa'sında önce Yunanistan' da topraksız köylüleri örgütleyerek yönetime sokan ünlü tiran Peisistratos (m.ö.628-507)  zamanından sonra bu bölgede bir ekonomik değer olarak ortaya çıkmıştır. Tiran Peisistratos'un  Boetia'da Cephisus Nehri kıyılarına bir zeytin koruluğu yaptırdığı ve kalıntılarının hala korunduğu  bilinmektedir. Aynı dönemlerde ekonomik krizin atlatılması için devlet adamı şair Solon, Atina'da zeytin ekilmesine yönelik olarak uygulamalar getirmiş, zeytinyağından başka ürünlerin ihraç edilmesini yasaklamıştı. Malta 'bidni' zeytini adı altında 2000 yıllık bir zeytin türünü Protected Designation of Origin (PDO) olarak tescil ettirdi. 

Antik çağlarda Anadolu kentleri ise zeytini 'sıvı altın' olarak tanımlamıştır. 

 ARKEOTEKNO

 

KAYNAKLAR

[1]  https://oi.uchicago.edu/sites/oi.uchicago.edu/files/uploads/shared/docs/10_11_Epigraphic.pdf 

[2]  https://books.google.com.tr/books?id=hJL69xHDTwEC&pg=PA61&lpg=PA61&dq=etrsuscan+eleiva+olive&source=bl&ots=spq0YXlmHx&sig=mSgC2rAhi5E7KS0THh4Tx8qPITI&hl=tr&sa=X&ved=2ahUKEwjXx_3s19DdAhUhiYsKHfEICvAQ6AEwAnoECAgQAQ#v=onepage&q=etrsuscan%20eleiva%20olive&f=false

[3] Hititler, YKY Yayınları