HİTİTLERİN KAYIP KENTİ PERGE

S. Vedat Karaarslan

Arkeolog- Y. Mühendis

Hitit Devleti'nin Osmanlı Devleti'nde Cem Sultan'ın başına gelen olaylar gibi bahtsız ve tahtsız prensi Kurunta'nın ülkesi olduğu düşünülen Tarhuntašša' nın Anadolu'da nerede olduğu ise günümüzde arkeolojik yönden hala tartışılmakta olan bir konu olarak arkeologları epeyce meşgul etmekte.

Bu sorunu anlamak için Hititlerin kalay ile birleştirerek silah yapımı için sert  özellikli 'tunç/bronz' yapmak üzere bakır madenini nasıl elde edeceklerine yönelik stratejisine bakmak yeterli olur.

M.Ö. 1650 DE ANADOLU 

Anadolu'nun tam ortasında Hattuşaş'ı başkent yapan Hititler'in devlet sınırları içinde bir kaç su barajı dışında su ile ilişkisi oldukça ilginç bir seyir izler.

Hititlerin temizliğe verdikleri önemi göstermesi açısından dini bir ritüel olarak örneğin kralın ayine başlamadan önce ağzını su ile çalkalaması gibi suyu çok fazla kullandıklarını arkeolojik kanıtlar ortaya koyuyorsa da esas mesele tunç ve demirden sert ve dayanıklı silahlar yapabilmelerini sağlayacak madenlere ulaşabilmek için güneyden Akdeniz üzerinden Kıbrıs'a batıdan ise Ege denizi'ne yani 'su' ya ulaşma gayretleri önemli hedefleri arasında idi.

İNANDIK VAZOSU (M.Ö.1650-1450) BULUNDUĞU YER: ÇANKIRI /SERGİLENDİĞİ YER: ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİ/ANKARA

Kuzey Anadolu kıyılarında Karadeniz bölgesinde Kaşkalar' ın baskısı batıda ise Arzava ile denize çıkışı olmayan Hitit devletinin Kur Şapliti olarak 'aşağı ülke' olarak tanımlanan günümüzde deniz ile hiçbir bağlantısı olmayan Parha (Perge, Antalya) kenti denizden hayli uzak olan antik Efes kentinin bir zamanlar deniz limanı olması gibi Hititler döneminde de güneydeki en önemli kent limanı olarak göze çarpar.

DANSCI KIZ/PERGE/ SERGİLENDİĞİ YER: ANTALYA MÜZESİ 

Perge’de halen bulunan deniz dubaları bir zamanlar denizin buraya kadar ulaşmış olduğuna dair iddianın gerçekliğini ortaya koyuyor.

Bu değerlendirmelere göre gerek Perge gerekse Efes bir zamanlar denizde limanı olan iki kent idi.  

Arkeologların bir görüşü olarak Perge Hititler zamanında bir antik liman kenti idi ve Hititler Perge üzerinden Kıbrıs'a (Alasia) ulaşarak 'bakır' almış olabilecekleri ve bu şekilde kalay ile birleştirerek 'tunç (bronz)' elde ettikleri düşünülmektedir. 

Perge, bahtsız ve tahtsız Hitit Prensi Kurunta'nın kenti 'Tarhuntassa' olabilir miydi?

Tarhuntassa'nın bölge olarak yeri biliniyor, ancak tam neresi olduğu belli değilse de Wolfram Martini'nin yapmış olduğu Perge akropolisi çalışmaları göstermiştir ki, M.Ö. 4000 veya 3000'den itibaren Perge akropolis platosu bir yerleşim alanı olarak kullanılmış.

Arkeolojik buluntular arasında yer alan obsidyen ve çakmaktaşı buluntular Cilalı Taş Devri ve Bakır Çağından itibaren Perge’nin yerleşim yeri olarak kullanıldığını göstermekte. Perge Akropolisi'ndeki araştırmalar da da Pamfilya Bölgesinde ilk tarih öncesi gömünün olduğı anlaşılmıştır.

Perge'deki çömlek buluntuları diğer Anadolu buluntuları ile karşılaştırıldığında yalnızca Orta Anadolu örnekleri ile benzerlik gösterir ki bu da Hitit-Perge ilişkisini ortaya koyar? 

HATTUŞA BRONZ TABLETİ-BULUNDUĞU YER: HATTUŞA, SERGİLENDİĞİ YER: ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİ 

Sınırları bugün Konya' nın Bozkır ilçesinden geçmekte olan Hulaya Nehri (Çarşamba Çayı) ve Hitit Döneminde adı Parha olan Perge arasında sınırlar belirli, Antalya yakınlarındaki Göksu (Kestros) nehri de diğer bir sınırı belirliyor, kent olarak olması gereken yerler olarak Yalburt, Hatip, Eflatunpınar adları da geçiyor,

'...sonra Hatti’nin (heykelleri) ile ölü ruhlarını yerlerinden kaldır(arak) onları Tarhuntašša’ya aşağıya götürdü. (Kur (uru) Şapliti) Ve Tarhuntašša’yı (devlet merkezi) yaptı' 

şeklindeki yazıt ifadeleri ve Boğazköy'de bulunan bronz levhada (yukarıda) en batıda yer alan Lukka ülkesindeki Parha kentinin Perge olduğuna birçok arkeolog fikir ileriye sürmektedir.

En tabi kanıt bu, ayrıca m.s.100 lere dayanan ve çoğu Seleukos/Roma eserleri olan bu eserlerin Hitit kültürü ile hiçbir ilgisi yok, ama Perge' nin Pamfilya bölgesinde olması ve Pamfilya' nın 'toplulukların ülkesi' anlamına geldiğini ve burada Anadolu'nun yerli halkı Luviler' in (Luwiler) mevcut yerleşimcilerden çok çok önce oturduğu bilinmektedir.

Hititice adı 'ışık insanı' anlamına gelen Anadolu'nun en yaygın dili olan ve 300 aşkın yerleşim yeri olduğu tespit edilen Luviler çok da fazla bilinmeyen ya da incelenmeyen bir topluluk...

ARKEOTEKNO

NOT: Bu yazının yazılmasında YKY tarafından yayımlanan 'Hititler' adlı kitap ve ders notlarından yararlanılmıştır. Buluntular Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Antalya Müzesi' nde sergilenmektedir.