TÜRKİYE VE DİJİTAL (SAYISAL) REKABET ENDEKSİ

Avrupa Birliği ülkeleri ABD, Japonya ve İngiltere’nin telekomünikasyon şirketlerinin özelleştirilmesinden sonra 1987 yılında telekomünikasyon alanında kendi stratejisini belirlemek üzere sektöre yönelik bir Yeşil Kitap yayımlamıştı.
Bu stratejilerin birinci maddesi sektörde özelleşmeler ve serbestleşmeden sonra iletişimin diğer sektörlere pozitif ivme sağlayacak olması ile ülkelerin rekabet gücünün artırılması olmuştu. Sayısal Rekabet Endeksinin toplam 39 sektörü direkt olarak ilgilendirdiği ve ivme kazandırdığı bilimsel olarak değerlendirilmiştir. İletişimin sektörlere pozitif etki yapmasının ülkeler açısından en önemli göstergesi ise ‘dijital (sayısal) rekabet gücü’ ile ölçülmekteydi.
 
Dijital ya da Sayısal Rekabet Gücü Endeksi bilgi temelli olarak yeni teknolojileri anlayarak keşfetmek, uygulamaya sokmak ve bu alanda bilgi düzeyinin olup olmadığına bakmak, teknoloji başlığı altında ise dijital teknolojilerin düzeyinin saptanması, gelişiminin sağlanması ve uygun bir pazarın olup olmadığına bakmak ve geleceğe hazırlık olarak ise ülkenin sayısal altyapısından yararlanma, herkesin makul ücret ile ödenebilir, her yerde hizmeti alabilir ve yararlanabilir şekilde telekomünikasyon hizmetlerine erişiminin sağlandığına yönelik tanımlanan sayısal uçurumun ortadan kaldırılması ve geleceğe ne kadar hazır olduğuna dair verilerdir.
Geçtiğimiz aylarda yayımlanan IMD World Competitiveness Center 2022 raporuna göre birinci ülke Danimarka’nın olduğu listede Türkiye, 63 ülke arasında bir önceki yıl değerlendirmesine göre 6 sıra düşerek 54. sırada yer almıştır.
 
Sıralamanın sonlarında yer alan ülkemizin dijital rekabet gücünün belirlendiği BİLGİ, TEKNOLOJİ ve GELECEĞE HAZIRLIK konularında hızla sektörel yatırımları yapması ile rekabet liginde daha üst seviyelere çıkması ile iletişimin sorunsuz bir şekilde her türlü koşul altında sağlanabileceği anlaşılıyor.
ARKEOTEKNO