VAV HARFİNİN SIRLARI VE ANLAMI

Doğruluk ve gerçekliğin doğasına ilişkin varsayımları araştırılabilecek nitelikteki soruları ortaya koyan ve bunların nasıl yapılacağına ilişkin paradigmaların ya da ulvi değerlerin yok olması anlamında Fransızların ‘demi-tour’ İngilizlerin ‘U-turn’ dedikleri ancak Sami dillerinde ‘edep’ anlamına gelen vahidiyet ve vahdaniyeti temsil eden, insanın anne karnındaki ‘cenin’ pozisyonunu (arkeolojide hoker) ve namazda ‘secd’ halini de simgeleyen Fenike dilinde ‘gemi, direği, çivi, kama’ anlamına Arapçada ise ‘büyük hörgüçlü deve’ anlamına da gelen ‘elif’ ve ‘mim’ harflerinin birleşimi olan ‘vav’ kameri harfinden U harfine dönüşüm yapılmıştır. 

Vav harfinden dönüştürülen ve yine muhtemelen bir kümes hayvanının hiyeroglifinden esinlenilerek üretilen önceleri çoğu Latin alfabesinde ses olarak yer almasına rağmen alfabede sembol olarak yer almayan, Arapçada ‘zayıf adam’ anlamına da gelen uzun bir süre boyunca ‘vav’ harfinden üretilme W harfi ile temsil edilen ‘U’ harfinden gelen bizde de fikirlerden ya da idealardan ya da temsil ettiği ‘vav’ harfinin kutsiyetinden uzak bir tarzda kutsal olmasına rağmen belki de ‘vav’ harfinin ‘zayıf adam’ anlamından veya simgesinden esinlenilerek ‘U’ harfi kullanılarak bir deyim haline gelen insanların fikri ve zikri yönden ‘U dönüşü’ şeklinde fikirlerin alt-üst olması olarak ortaya çıkan ‘anlamın iflas etmesi’ ‘aklın ya da bilginin metalaştırılması’ anlamında yaşadığımız post-modernite çağında Jurgen Habernas’ın tamamlanmayan bir proje olarak tanımladığı ‘modernite’nin sancıları olarak toplumsal hayatımızın şekillenmesi üzerinde oynadığı rolden dolayı düşünce  melekelerimiz alt üst olmaktadır.

Bütün mesele toplumsal kurtuluşun nişanesi olarak ‘vav’ gibi olmak ise ‘vav’ harfinin kutsiyeti üzerine bir yaşamın kurulması gerekliliği 'İttaku'l‐vâvât' olarak ‘vav harfinden sakının’ şeklinde ifade edilen anlamın vilâyet, vezaret, visayet, vekâlet, vedîa, vakıf, vallahi (yemin) gibi yüksek sorumluluk isteyen işlerin ve ‘vav’ harfi ile başlayan birçok kelimeye mazhar olmuş ‘v’ harfi ile başlayan yüksek sorumluluk isteyen kelimelerden dolayı ‘v’ harfinden kaçınmak anlamında unvan, sıfat, isim ve işlerin sorumluluğunun yüksek olması İslami emir olarak ulvi bir anlam ifade eder. Etimolojik olarak Vav harfinden evrilerek elde edilen ‘U’ harfine dayanak teşkil eden insanlardaki her türlü fikri ve zikri açıdan ‘U-Dönüş’ lerin toplumda oluşturduğu negatif enerji, İslam dininde de bu makamlara 'vav' harfi ile yüklenen kutsiyete karşı olmayı ifade eder. 

  

Bursa’nın ünlü Ulu Camisi’nin duvarlarında ve Edirne Eski Cami’de de bir örneği görülen dört adet ‘vav’ harfi içine yazılmış 'İttaku'l‐vâvât' cümlesi insanları büyük sorumlulukları olan şeylerden sakınmasını öğütlerken bu ulvi cümleye rağmen bütün derdimiz: liyakat dışı olarak eskiden iltimas, torpil, dayıcılık ya da kohumbazlık (kan bağı) dediğimiz ‘akraba kayırmacılığı’, Rönenans öncesi papalarının akrabalarını oraya buraya yerleştirmelerine yönelik antik bir kelime haline gelen ‘nepotizm’ ile bir liyakat gözetilmeksizin onun, bunun, şunun oraya buraya, şuraya doldurulmasını, görev almasına dair ünlü sosyolog Richard Senett’in toplumdaki bireylerin yönlerini kaybetmelerine atfen ‘karakter aşınması’ kavramının ne zaman ortadan kalkacağını Samuel Beckett’in Godot’yu beklerken romanındaki ünlü bekleme ritüelleri gibi yaşantımızda hep umut edip beklerken ya da kimler nasıl değişecekse? ‘toplumsal gelişimi’ konuşmadan ‘kronikleşmiş toplumsal sorunları çözmek’ yerine ülkenin periyodik olarak nükseden toplumsal sıkıntılarını bilmiyormuşçasına gündeminde sosyoloji, felsefe, psikoloji gibi sosyal alanlarda da olduğu kadar tarım olsun, sanayi olsun ya da hangi reel sektör olursa olsun yüksek teknolojili tasarım, üretim yapmadan hep faizi, yabancıya güvenin bir ölçüsü ya da güvenin senedi anlamına gelen doları ($) öroyu (€) ve altını, bitkoyini, blokçeyn, kıripto denilen kağıtsal/sanal ekonomik değerler gibi yapay ya da sanal para birimleri karşısında, ‘üretim varsa para da vardır’ ilkesini dışlayarak paranın puldan da değersiz hale gelmesiyle, parayı ilk kez m.ö. 7. yüzyılda kullanan 'Lidya'lılarda bile görülmeyen döküm halindeki metal ağırlığının temsil ettiği paradan daha da değerli olması karşısında günümüz ekonomik sorunlarının ‘Con Ahmet’in Devri Daim Makinası’nın çalışması gibi bütün bu finansal meta içinde ülkede bir gelenek haline gelen ve geçmiş yıllara yayılı olarak periyodik olarak hep tekrarlanan bir döngüye girerek bir yandan şişerek (enflasyon) bir yandan da değerinin çok tartışıldığı şişme oranını artırma ya da tersi döngüye girerek anlaşılmayacak bir şekilde yabancı kökenli kelimeler ve de terminolojilerin kullanılması, mühendislik alanında mantık ya da lojik (logic) derslerinde oldukça kullandığımız ‘fuzzy logic’ karşılığı ‘bulanık mantık’ terimleri yoluyla beyinlerimizdeki ‘sinaps’ bağlantılarını ve ‘serebral korteks’ üzerindeki düşünsel melekelerimizi dumura uğratmasıdır.

Sonuç olarak büyük resmi göremeyip alışılagelmiş ya da harcıâlem mikro yöntemlerle ‘şişmeyi’ önlemek için düşünülen beyhude çözümler, geçmiş tarihimizin derinliklerinde sıkça gördüğümüz ve hiçbir zaman ibret alamadığımız ve hâlâ emarelerini gördüğümüz nükseden bir hastalık gibi yakamıza yapışan, Osmanlı’da ilk dış borcun alındığı 1854 yılında Kırım Harbi ile başlayan makûs talihin yenildiği 1923 lerde son bulan ancak daha sonraki yıllarda periyodik olarak nükseden, sürekli depreşen ‘toplumsal gelişememenin’ ve tarım, olsun sanayi olsun akla gelen her sektörde ‘yüksek teknolojiye dayalı mal üretemenin’ halet-i ruhiyemizi bozacak sonuçları ile topluma negatif enerji saçan insanların ‘U-dönüşümler’ yoluyla kişilerin fikri ve zikriyatının 'karakter aşınması' (the corrosion of character) dolayısıyla ‘vav’ harfine karşı olabilecek sadakatsizliği ‘anlamın iflas etmesi’ olarak kronik ve de geleneksel hale gelen sorunları ortaya çıkarmaktadır. 

ARKEOTEKNO