BESİNLERİN RENKLERİ VE BEYİN

Başta domates olmak üzere kırmızı renkli yiyeceklerin vücutta anti tümör oluşumunu engelleyici ve olumlu biyolojik etkisine karşın masanın üzerindeki kırmızı renkli bir örtünün insanın iştahını kesiyor olması gözlerin insan psikolojisi üzerinde ne kadar etkili olduğunu gösterir.

Bu durum restoranların ya da fast-food türü yerlerin turuncu renkler ile donatılarak kişiyi daha fazla yemek yemeye yönelik konsantrasyon sağlaması açısından fevkâlede ticari fayda sağlıyor olsa da bu lokasyonlarda yenen gıdaların aşırı şekerli ve gazlı olması lif, vitamin, mineral, tuz, oligoelementler ve temel yağ asitleri bakımından beyin kimyasını bozan zayıf gıdalar sunması ve bu tür beslenmenin normal beslenen kişilere nazaran daha fazla saldırgan, kayıtsızlık ve ilgisizlik gibi psikolojik olumsuzlukları oluşturması nedeniyle adının ‘junk food’ (abur cubur) olarak adlandırılmasını önleyemiyor.

Bu nedenle göz ve renk algılamasının beyinde oluşturduğu etkileşim ile birlikte insan bedeni üzerindeki etkiye dayalı değişik renkli gıdalar ile beslenme, insanda değişik psikolojik davranışları ortaya çıkarır.

Alınan vitaminlerin ruh sağlığı üzerindeki etkileri ile birlikte besinler üzerindeki gerek göz gerekse içerdiği renkler ile bedene giren minerallerin doğada bulunan ve güneş ışıkları içinde bulunan elektromanyetik spektrumdaki farklı renklerdeki dalga boylarına tekabül eden renklerle de paralellik arz eder.

                                             Sayılar Komşularınız Gibi Olsaydı ya da Öyle Hissettirseydi? : Sinestezi

                                       

Farklı renkteki besinlerle alınan vitaminler aynı zamanda güneş ışınlarından gelen aynı özellikteki renklerle de birleşerek insanın zihinsel ve bedensel yapısını oluşturan ‘ne yiyorsanız osunuz’ şeklinde ifade edilen ve sıklıkla kullanılan sözün yansıması olarak kişinin psikobiyolojisini etkileyen bir durum oluşturur.

Söz konusu psikobiyolojik etkilenme insan bedeni üzerinde şifalı taşlar ile renklere göre tedavi yöntemlerine dayalı olarak da:

Kırmızı renk; kan basıncını yükseltme, turuncu; uyarıcı olma, sarı; iştahı artırma, limon sarısı; bağırsakları yumuşatma, yeşil; antiseptik, turkuvaz; cilt uyarma, lacivert; ateş düşürücü, çivit mavisi; ağrı kesici ve güçlü hafıza, mor; kalp atışını yavaşlatma, erguvani; kan damarlarını genişletme, pembe; kalbi uyarıcı ve kolestrol düşürücü, scarlet kırmızısı; damar yenileyici olarak ortaya çıkıyorsa da bunların zihinsel etkileri insanda astral dalgaları oluşturan güneş ışınları dolayısıyla da zihin üzerindeki etkilerinin insan ‘aurası’ üzerinde etkisi yadsınamaz.

Bu renklerden örneğin besinlere mor rengi veren antosiyaninler yüksek antioksidan özellikli olmasıyla bilinirler ve vücuttan serbest radikalleri uzaklaştırmak için başlıca yiyecek sınıfı içine girerler. Yapılan araştırmalarda yüksek antısiyanin seviyesinin iltihaplanma, obezite, metabolik bozuklukları önleyici ve istenmeyen LDL kolesterol  değerlerinin indirdiğini gösterir.

Mor renkli gıdalar beyin nöronlarında düşük iltihaplanma, DNA hasarını önleme, iyi uyku, ruh halinde iyileşme, nöronların dejenerasyonunu ve beyin kanserini önleme, gelişmiş bir hafızaya sahip olmak, öğrenme ve biliş foknsiyonlarında gelişme., nöronların üretimi (neurogenez) ve nöroplastisite sağlar.  

 

Gıdalar ile bir nevi renk terapisi şeklinde renklerin içinde insan vücudunun yoğrulması mineral bombardımanı şeklinde insanda psikolojik yönden etkili olabilecek bir yapı sunar.

Beyinde bir nörondan diğer nörona kurulan sinaps yolları üzerinden kişinin dışa vurumunu gösteren  psikolojik davranışını belirleyen şimdiye kadar 40 a yakın sayıda olduğu belirlenen nörotransmitterlerin besinlerle olan ilişkisinde de renklerin yukarıda vücut için sayılan özellikleri nedeniyle önemi çok büyüktür. Amerikan Psikoloji Derneği insanın mavi-sarı ekseni üzerinde gördüğü algılamaların insan beyninde nörotransmitter olarak dopamin üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır. [1] Çalışmada düşük dopamin seviyesinin mavi ışığı algılamada sorun oluşturduğu ve ruh halini etkilediği ortaya konulmuştur.   

Vücuttan daha fazla toksin atmak ve denge için yeşil sebze, kalp sağlığı için kırmızı üzüm ve soğan, bağışıklığı güçlendirmek üzere portakal ve mandalina gibi daha koyu turunçgiller, sindirim sistemi için daha sarı kavun ve muz, uzun ve sağlıklı bir yaşam için mor incir ve yaban mersin gibi gıdaların alınması yukarıda sayılan biyolojik etkenler için vücuda renksel destek sağlanması açısından da önemlidir.

Bütün bu değerlendirmeler bize insanda aura olarak ortaya çıkan ve Planck tarafından ortaya atılan siyah cisim ışımasında [2] olduğu gibi elektromanyetik spektrum üzerindeki kırmızıdan mor renge kadar uzanan bir odun/kömürün yanmasından kül olmasına kadar ortaya çıkan renklerin de güneş ışığında da olduğu gibi insan beyninde hipofiz ve epifiz bezleri ve hipotalamus ile etkileşime girdiğini gösterir.[3]

İnsan gözünün renklere karşı oluşturduğu hassasiyet ve yediği besinlerin renklerine karşı verdiği tepke de zaten bu kapsamda önem kazanır.

ARKEOTEKNO  

[1] https://www.psychologicalscience.org/publications/psychological_science#:~:text=Psychological%20Science%20is%20the%20source,most%20innovative%20techniques%20of%20analysis.

[2] https://physics.info/planck/

[3] https://www.nytimes.com/1982/10/19/science/color-has-a-powerful-effect-on-behavior-researchers-assert.html

[4] https://brainobserver.com/purple-colored-food/