BİR SAVAŞ NASIL KAZANILIR YA DA KAYBEDİLİR?

Şimdi şu meşhuuuuuuur olduğu kadar meluuuuuun da olan ve kimin kazandığı hâlâ belli olmayan zaman zaman başka işin mi yok diyerek ironi olsun diye neredeyse mahkemelere yaklaşık 3200 sene önce vuku bulan bu savaşı kimin kazandığına dair suç duyurusunda bulunup da Hititler mi? yoksa Karnak'daki Ramiseum anıtına bizzat II.Ramses' in emriyle kazınarak propaganda amaçlı olarak Kadeş Savaşı'nı Mısırlılar kazandı şeklinde yazıldığı anlaşılan yazıtlara karşın kazananı belli olsun diye düşündüğümüz insanoğlunun yaptığı ilk anlaşmanın nedeni olan Suriye topraklarında vuku bulan Kadeş Savaşı’nda veya bizim tarihimizde de var olan kimin kazandığı hala belli olmayan 1566 yılındaki Zigetvar Kuşatması’nın benzediği, m.ö. 279 yılında vuku bulan Pirus zaferi gibi her iki tarafın da kendi zaferini ilan ettiği günümüzdeki malum teatral adeta bir maskeli baloyu andıran savaşı ve yaşanan süreci ele alalım.

Benzer savaşın sonucunda nereye gittiği/taşındığı belli olmayan %60 oranında zenginleştirilmiş uranyumun nerede olduğunun bilinemediği gerekçesiyle nükleer bir felakete neden olmaksızın (!) yeni saldırılara açık kapı ve maruz bırakılmak üzere kaçırılan bu zenginleştirilmiş Uranyum nedeniyle, nasıl olsa hava unsurları diğer ülke tarafından köreltildi, sonra da bizim üstün bir strateji (!) ile bir anda dışında kaldığımız (F-35) ama bugünlerde adeta almak için çırpındığımız bir alt modeli olan uçağın  (F-16) görüneninin bir işe yaramayacağı aşikâr iken ve havadan havaya Meteor füzeleri ile tahkim edilmiş çift motorlu birçok çöl ülkesinde ve batı ülkelerinde kullanılırklen bize verilmememesi için direnilen Eurofighter Typhoon ve muadillerinin hiçbir ülkede olmayan yani ülkesine göre imal edilen sonraki bir projenin ürünü olan üzerinde uzun yıllardır çalışmakta olduğum teorik olarak C4ISR (Command, Control, Communications, Computers, Intelligence, Surveillance and Reconnaissance) özellikli elektronik harp dehası ancak tek motorlu, tek pilotlu olduğu bilinen boyası ve kompoziti nedeniyle radarlarda görülemeyen uçaklar (F-35) ile hem döveriz, hem de yıkarız, hatta ezeriz, yumruk yiyince ringde iplere yaslanan bir boksörün üzerine gitmek gibi ve karşısındakinin de yani boksörün de nasıl oluyorsa karşı ülkelerden izin hatta yardım alarak ses hızının tam beş katı olan on katına da çıkabilen hızda atmosferin üst katmanlarında süzülerek artık ABD nin sahibi olduğu 24 adet olan uydu sistemi GPS ile mi? ya da Rusların sahibi olduğu 27 adetlik uydu sistemi GLONASS ile mi?, yoksa Avrupalıların GALILEO'su mu? yoksa başka bir konumlama sistemi ile mi, ya da tüm bu sistemlere gerek duyulmadan uçarak, seyrederek hedefini vuran yüzlerce hipersonik, süpersonik füzelerini fırlatıp da parklara, evlere, ilgisiz sivil alanlara, taş ocaklarında kontrollü patlatılan dinamit etkisindeki gibi birkaçının düşmesi ve hatta düşmesine müsaade edilerek de ilgili ülkenin stresinin boşaldığı gibi son derece absürt bir gerekçe ile bu füzelerin birkaçının düşmesine müsaade edildiği anlaşılıyor. 

Füzeleri fırlatan ülkenin fırlatıldığı ülkeden izin alarak füzeleri ateşlediği, füze fırlatılmasına izin verdiği için füzeyi atanın atılana teşekkür ettiği, füzelerin atılmasına vesile olanların ise hem füzeleri atana hem de atıldığı ülkeye teşekkür ettiği, senaryosuna harp simülasyonlarında, oyunlarında bile yer verilmeyecek şekilde dünya tarihinde ilk kez görülen bu savaşın aslında gayrimüslimlerin Müslimler üzerine galebe çalma gayreti olduğu anlaşılıypr.

Bütün bunları anlamayarak Müslimlerin İbrahim-i yasaların kendi teolojik kanunlarına kısmen uygun ancak çoğunlukla aykırı olacak şekilde ama gayrimüslimlerin teolojisine uygun olacak şekilde onların Abraham dediği ama aslında aynı kişi olaraktan Hz. İbrahim'in ya da Abraham'ın eşi Sârâ’dan olma oğlu İshak soyunun yine Abraham’ın Hâcer’den olma oğlunun soyu olan İsmaililer üzerinde hakimiyet kurma çabası olduğunu, İsmail'in de İshak ile baba bir anne ayrı kardeşler olduğu, İbrahim'in torununun ise Yakûb olduğu biliniyor. Abraham veya Kâbe'yi de toprak altındaki önceki temellerini bularak yeniden inşa eden Hz. İbrahim, İshak ve İshak'ın oğlu Meleklerle güreşen Yakûb, İsmail Yakûb'un amcasıdır. Yakûb'un 12 oğlu hep birlikte kardeşleri Hz. Yusuf'u kuyuya atmışlardı.

Dayısı Lavan'ın kızları olan Lea ve Rahel ile bizim Harran'da (Şanlıurfa) evlenen Yakûb'un bir oğlunun adı da Yehuda idi. Anası Lea olan Yehude, anası Rahel olan Yusuf'un üvey kardeşi, Yusuf'un öz kardeşi ise bize günümüzde kullanılan ve hatırlatan bir ad olarak Rahel'in oğlu yani Bünyamin'dir. Bombacılar, Rahel adından esinlenilerek kullanılan ABD li Rachel Aliene Corrie adlı bir aktivisti de 2003 yılında buldozerler ile ezerek toprağa gömmüştü. Akrabalık ve teolojik olarak aralarında tarihten gelen bir husumet var, İbrahim'in ilk eşi olan Sârâ ile sonraki eşi Hâcer arasında da husumet vardı, anaları anlaşamazsa diğerleri nasıl anlaşabilir ki? Husumetin kaynağı belki de buradan geliyor.

Bundan dolayı İsmail'i kurban etme meselesi sadece İsmail için değil gayrimüslimler tarafından İshak için de rivayetlere göre anlatılır ve Daniel (Danyal) peygamber zamanında (m.ö.598) Babil kralı Nabukednezar günümüzdeki bombalayıcıların atalarını Babil'e sürmüştü de günümüzde bombalananların atası olan Kyros sadece Babil halkına değil, Yahudi halkına da olası tüm haklarını iade edip, onların sürgünden dönmesine müsaade ederek; yeni bir mabet inşa etmelerine olanak sağlamış yayılmalarına müsaade etmişti.

Yani günümüzde bombalayanlar varlıklarını bugüne kadar gelmelerini bir ölçüde bomba attıklarına borçlu olduklarını söylememiz gerekir. (Kyros'un İskitler ile mücadelesini başka bir yazıda anlatırız.) Bombalayanların ülkesinde bombalananların ülkesinden tam 70 bin göçmen vatandaşı yok mu? İstihbarat nasıl elde ediliyor ki? Sanki tek suçlu Hz. İsa'nın ümmeti gibiymiş gibi batıya sırtını dönmüş doğudan da dışlanmış bir vaziyette ilke, erdem ve faziletin yok olduğu, göçmenleri geri itme (pushback) politikalarının bir övünç kaynağı olduğu, daha dün ABD de yayımlanan bir karar ile vatandaş olma koşullarının güçleştirildiği bir dünyada ülkelerin topraklarına dolarak demografisini değiştirip yeni yeni vatandaşlıklar ihsan ve ihdas etmenin kime ne faydası var?

ARKEOTEKNO