KADİM ŞEHRİMİZ GÜMÜŞHANE ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Türk arkeolojisinin, Afrika, Uzak Doğu, Yakın Doğu, Güney’inin çözülememiş arkeolojik sırlarla dolu olduğu Amerika’nın ya da Avrupa'nın ya da Karadeniz arkeolojisi içinde Doğu Karadeniz bölgesi arkeolojisi içinde Gümüşhane arkeolojisinin yazılması konusunda zaman zaman ne yazacağımız konusunda tenakuz ve tereddüde düşüyorsak da bu yazının yazılmasının nedeninin aklımızdan, fikrimizden sonunda da zikrimizden hiç çıkmayan kadim ilimiz Gümüşhane ile ilgili ne varsa ortaya koyma düşüncesidir dersem yanılmamış olurum.
Birbirleri ile belki de çoğu kişi tarafından bu konuların birbirleri ile ‘hiç ilgisi yok ki’ denebilecek bir yaklaşımı da hoş görerek konuların tarihi olması yanında bizim gerek ulusal gerekse bölgesel olarak yayımlanan kitap ve dokümanlarına göz attığımızda tarihi çok eskilere uzanan Gümüşhane ilimizin coğrafyasının adeta sanki yok hükmünde imiş gibi bölgede önemli bir turizm coğrafyasına sahip olan ancak bazı sokak röportajlarında ilin adının dahi bilinemediği, zikredilmediği 2023 yılında kişi başına düşen milli gelir bakımından 6416 US $ ile ülkemizin 81 ili arasında 70. sırada olan ve ulusal büyümeye katkısı ise -0,0011 olması gerçeğinden hareket ile harika coğrafyası nedeniyle adeta saklı bir cennet olan Gümüşhane’nin tanıtım faaliyetlerinden yoksun olarak anlaşılmaz bir muameleye tabi tutulmasının temelinde bu ilimiz ile ilgili çok az neşriyat olması mı ya da ne yatıyor? bilemem ama biz yine de bu hususun önüne geçmek için kadim ilimiz Gümüşhane ili ile ilgili tarihi konuları yazmak için kendimizi sorumlu görmeye devam ediyoruz.
Bunda bu konulara ilgisiz kalınması ya da bilgi temin etmeyi bir görev olarak bilinmemesinden kaynaklanmış olabileceğini hiç düşünmek dahi istemem ama her bir Karadeniz tur reklamlarında ya da haberlerinde bizim kadim il komşularımızı ziyaret eden yerli ya da yabancı gezginlerin bu aylar içinde başladığını düşündüğüm bizlerin de birçok anıları bulunan yayla ziyaretlerine gitmiş olduklarını duyduğumda bu yaylaların çoğunun veya en azından bir kısmının komşu iller tarafından ortak kullanılmakta olan Gümüşhane idari yapısı içinde olduğuna dair yaylalar olduğunu hatırlayarak uzaktan da olsa hep bu gezginlerle birlikte sıla-i rahim yaptığımı düşünürüm. Varsın yeter ki ülkemize ait bu kadim coğrafya ziyaret edilmiş olsun derim ama bundan Gümüşhane ilinin turizm ve kültür adına ne kadar ekonomik olarak yararlanmış olduğunu da hep merak ederim.
Öyle ya biraz da hinlik yaparak ulusal temelde seyahat turları düzenleyen tur operatörlerini arayıp ta 'Doğu Karadeniz kıyı şeridine gidiyorsunuz da Gümüşhane ilini neden segmentlerinize (öyle adlandırıyorlar) almıyorsunuz?' diye serzenişte bulunduğumda şaşırtıcı bir şekilde 'Beyefendi orası sahilden tam 5 saat otobüs yolculuğu sürüyor, kim gider ki? Nasıl gitsin ki vatandaş' diye cevap alıp ta bu sürenin yarım saat dahi sürmediğini söylediğimde, girişi Köstere olan çıkışı ise Başarköy'ü olan Torul-Maçka arasındaki bu tünel ile Gümüşhane-Trabzon arası neredeyse yarım saate inerken, bir zamanlar 1980 li yıllara kadar, 2032 metre rakımlı Zigana Dağı’nın karlı, buzlu zirvesini, yollarını lastiklerine taktıkları bağlantı noktalarında lastiklerle tutturulan bir çengeli olan demir zincirlerle o soğuk iklime rağmen kan ter içinde geçmeye çalışan asil şoförlerimizi hatırlayarak 'tur segmentimizde yok' diye tur operatörlerinden kesin cevap aldığımda bu kadim coğrafyanın tur organizasyonları tarafından dahi tanınıyor olmamasına hayret edip te hayıflanırken yalnız ama asil olarak neden unutulmuş olduğuna dair düşüncelerim beni sürekli bu konularda yazmaya teşvik ettiğini de ilave etmek isterim.
Makroekonomi düzeyde ulusal kalkınmaya katkı sağlaması bakımından potansiyeli bulunan ve bunların aktive adilmesi gerekli endüstrileşme/sanayiye yönelik yatırımların da yapılması gerekliliği yanında solunum rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinen damlataşı şekilleri, sarkıtlar, dikitler, org desenli duvarlar, mağara çiçekleri, mağara incileri ve traverten basamakları olan o ünlü Karaca mağaramızın reklamlarını görürken komşu illerimizde her türlü kaygı, evham ve desiseden muaf olarak restorasyona tabi tutularak turizme kazandırılan tarihi yerleşkelerin yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayıp ta zenginleştiğine şahit olduğumuz çevre illerimizi düşünerek Gümüşhane ilinde yüzden fazla restore edilmek suretiyle turizme kazandırılmayı bekleyen, beklemekte olan metruk tarihsel değeri yüksek dini yapılar/kilise ve bir o kadar da yol, köprü, kale, çeşme, köy evleri ve camilerimiz gibi anıtlarımızla birlikte yıllardır turizm merkezi olacak diye çabalanan eski şehrin bulunduğu kuruluş tarihi kökleri Kanuni Sultan Süleyman'a kadar uzanan Süleymaniye Mahalle’sinin hâlâ neden ulusal turizme kazandırılamadığını aklımda sorgular dururum.
ARKEOTEKNO
[1] http://www.gumushane.gov.tr/suleymaniye-mahallesisehir
Sayfa Yorumları (0)
Yorum Bırakın