HAZAR TÜRKLERİNİN ŞECERESİ

S. Vedat Karaarslan Arkeolog- Elektronik Mühendisi (MSc.)

Bizans İmparatoru Heraclius, m.s. 627 yılında Sasanilere karşı kendisine yardım etme karşılığında kızını Hazar Kaanı Ziebel’e (Zebu-Yabgu) vermek üzere söz vermişti. Bizanslı tarihçi Toephenes, Ziebel’in Hazar Hakanı olduğunu Ermeni tarihçi, Sebeos’a göre ise Hazarlar, Göktürklerin soyu Açina sülalesine dayanıyordu.

Açina, Asen ya da  Asena ya da Aşina soyu efsaneye göre eski Türk halklarının dayandığı Bumin Kağan ve İstemi Yabgu’nun hakanlıklarını yaptığı soy olarak dişi bir kurttan üremişti. Aşina ya da Asena, Kuzeydoğu Sibirya'da bulunan ve kendilerini Saha olarak adlandıran toplukların oturduğu günümüzde Yakutistan’da bulunan Lena Nehri boyunda oturan 'Tieleler'den gelen bir boyun adıydı. Rus Devlet adamı Lenin adını bu nehirden aldığı için Çuvaş araştırmacı Albina Lubimova tarafından Lenin'in bir Çuvaş Türkü olduğu iddia edilir.  

lena nehri ile ilgili görsel sonuculena nehri ile ilgili görsel sonucu

                                                                            LENA NEHRİ 

Bir diğer Türk boyu olan ‘Tieler’leri Çinliler Tingling olarak adlandırırlardı. Bu topluluk Lena Nehri boyunca otururular ve m.ö.  3. Yüzyılda Yüeçi ve Vusunlarla Hiung-Nu yani Hunların egemenlikleri altına girmişlerdi.

Tieleler Keregü ya da Kerekü denilen katlanabilir otağlarını Çinçe “Kao-ch’e”  (Kaoçe) denilen dört tekerlekli arabalara yükleyerek taşırlardı. Kaoçe Çincede yüksek araba anlamına gelir. 

Hunlar Çinlilere yenildikten sonra 500 Aşina ailesi Cücenlerin oturdukları bölgelere gelip onlara tabi birer vasallık haline gelmişlerdi.

Cücenler ‘Juan-Juan’ olarak bilinen Türklerin ‘Apar’ olarak adlandırdıkları bir topluluk olarak ‘her yeri saran böcek, çabuk büyüyen’ anlamına gelen ancak 6-9 yüzyılda Doğu Avrupa’da görülen Avarlar (Avarnu) ile ilişkisi olmayan bir topluluk iseler de Arap ve Bizanslılar bunlara Avar, Göktürler bunlara ‘Apar’ adını verirlerdi.

Cücenler (m.s.330-555) Hiung-Nu yani Hunlara bağlı boylardan Uar ve Kun kökenli olarak bilinirlerdi. Cücenler kendi topraklarında yaşayanları mankurtlaştırarak yaşamasına müsaade eden bir topluluk olarak Tabgaçlardan nefret eden her topluluğun kendi topraklarında yaşamasına izin verirlerdi. Kırgız yazar Cengiz Aytmatov 'Gün olur Asra Bedel' adlı romanında bütün bunlardan detaylı olarak bahseder.

Tabgaçlar, Tabgaç, Topa, Toba olarak bilinen Tuoba sülalesina ait olup Moğolistan ve Mançurya sınırında yaşayan ünlü tarihçi Barthold’a göre diğer bir Türk boyu olan Siyen-pi (Sien-Pi) ve komutanları Tan Şihuay olan bir topluluktu. Tabgaçlar 87-93 yıllarında Hiung-Nu ların iki ‘şanyu’ sunu öldürmüştü. Şanyular, Hiung-Nu dilinde Hun liderlerine verilen bir unvan olarak Sonok- ya da Tsanak olarak yazılır.

M.S. 552 yılında Göktürkler Cücenlerin egemenliğine son verince 558 yılında bir diğer Türk boyu olan Sabarlar ile karşılaşırlar.

Sabirler, Sabarlar ya da Suvarlar 6. Yüzyılda Batı Sibirya’da Kuzey Kafkasya’da ortaya çıkan bir topluluk olarak Macarların atası olarak kabul edilen bir Türk soyudur ve günümüzdeki Sibirya’nın adı Türk soyu Sabarlara dayanır. Sabir yol değiştiren, başıboş dolaşan anlamına gelen Türklerin ‘göçebe’ kavramı ile de örtüşen bir ad olarak m.s. 461-465 yıllarında Avarların sıkıştırması nedeni ile Karadeniz’in kuzeyine gelmişlerdi. Komutanları önce Balak Han sonra ise Boğarık Hatun olmuştu. Savaşlarda bazen Sasanilere bazen de Bizanslılara yardım ederlerdi. Sabirler, 557 yılında Avar baskısı ile kuzeye çekilerek Göktürklerin egemenlikleri altına girmişlerdi. Sabirlerin bir kolu olan Tobol Türkleri, sıtma hastalığını yedi tane evin kapısına kepçeler ile vurarak giderirler ve ölülerinin arkasından yufka pişirirlerdi.

Bütün bu Türk boylarının dayandığı Aşina boyu ‘dulu’ ve ‘nuşibi’ kollarına ayrılırdı. Kelime köken olarak ‘saka-usun’ diline dayanır ve Sogd harfleri ile yazılan formu olan Ashinas kelimesini Japonlar günümüzde Çeçerleg Müzesi bahçesinde sergilenen Bugut yazıtında (581-582) okumuşlardı.

Anıtta Sogd harfleri ile yazılan ilk cümle;

Bu kanun taşını Türklerin Aşinas boyundan hükümdarlar dikti. Büyük Muḳan Kağan'ın kardeşi, Yaruka/Yarukç olan Nivar Kağan, Urkupar Çraçu Maġa Tatpar Kağan için konuştuğunda/yaptığında ...’

şeklinde bir ifadedir.

Bu aşina ya da asena soyu topluluğun y-DNA (babadan oğula geçen) haplogruplarının benzerleri şimdilik Çin’in Sincan Uygur özerk bölgesinde Afganistan ve Bulgaristan’da bulundu. Anneden kızına geçen mitokondriyal DNA (mtDNA) ise incelenmeye muhtaç bir konu olarak görülüyor.

Tarhiçi George Finlay, aşina kelimesinin Saka dillerinde ‘mavi’ anlamına geldiğini bunun doğu yönünü ‘mavi’ renk ile özdeşleştiren ‘Doğu Göktürkleri’ ile uyumlu olduğu gösterdiğini ifade eder. Ünlü Macar tarihçi Andras Rona Tas bu kelimenin Saka kökenlerine işaret eder.  Asil Türk, anlamına gelen Moğolcadaki kurt anlamına gelen Shono-Chono kelimeleri de buna delalet eder. Saka etimolojisinde ise mavi anlamına gelen kelimenin önüne gelen (A) ekini Çinlilerin saygı ifadelerine koydukları A eki ile benzer olduğuna dair yaklaşımlar mevcuttur.

Türklerde 'doğu' yön 'mavi' ile özdeş 'göğü' temsil eden bir kelime olarak Moğolca asil Türk anlamına gelen 'kurt' 'shono-chono' olarak adlandırılan 'asena' ile aynı anlama gelir.  

Sogd harfleri ile yazılan bir kelime olan asena Türk kağanlarının mezar stellerinde oldukça fazla yazılmıştır. Altay Dağlarında Yolene bölgesindeki steller bunlara örnek olarak verilebilir. 

ARKEOTEKNO 

KAYNAKLAR:

[1] Ş. Kuzgun, Hazar ve Karay Türkleri, SE-DA, 1985 

[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hazarlar

[3] https://www.turansam.org/makale.php?id=706