GÜMÜŞHANE HIZEKLERİ VE ETKİNLİĞİ

Eski Türkçede ‘kaymak’ anlamına gelen ‘kaz’ (kay) kelimesi Türkçede ve doğal olarak Gümüşhane yöresinde de ses değişmesine uğrayarak önceleri ‘kızak’ sonraları (–k) harfi ile (–g) harfinin tonlulaşması olarak önce (–g) sesine sonra ise ( –h) sesine dönüşmüştü. Bu ses dönüşümü örneğin Gümüşhane ağzında ‘kalbur’ kelimesine ‘halbur’, ‘kasap’  kelimesi ise ‘hasap’ denilmesi gibi ‘kızak’ kelimesi de ‘hızek’ şekline dönüşmüştü. Bu dönüşüme verilebilecek diğer bir örnek kelime de Gümüşhane yöresinde çok kullanılan Uygurca bir kelime olan ve 1000 yılından önce kullanılan Codex Cumanicus (1300) sözlüğünde de yer alan Kıpçakça bir kelime olan  ‘kaçan’ ‘haçan ki-madem ki’ ‘ne zaman, ne vakit’ anlamına gelen ‘haçan’ kelimesidir. Kızak, Kıpçakça bir kelimedir.

Eskiden Zemheri (22 Aralık- 30 Ocak) ayı gelince Kop ve Zigana Dağı arasındaki bir coğrafyada yer alan Gümüşhane merkezde de yoğun kar yağışı nedeniyle ulaşım güçlükle yapılırdı. Bu ulaşım zorluklarının Karayolları’na ait 101. Şube Müdürlüğü’nün kırmızı renkli araçlarının uzaklardan gelen uğultularının kar yüklü dağlardan yankılanan seslerinin duyulmasıyla aşılacağına inanılırdı. Karayolları'nın bu araçları bir yandan Zigana diğer yandan Kop Dağı'nın yollarının üzerini bir yorgan gibi örten kar yığınlarını yol kenarlarına yığınca, Türkiye'nin en güzel manzaraları bu coğrafyada ortaya çıkardı.

Gümüşhane yemekleri içinde bulunan gurut, kurudut (çemiç), küzümeti, siron, erişte, kuru ekmek, pestil gibi daha çok kurutulmuş ve kış aylarında yenilmek üzere tenekelere tuzlama hamsi basılması gibi gıdalar daha çok bu tabiat koşullarından kaynaklanan mutfak gelenekleri olarak bilinirdi.

Günümüzde Davos Kızağı olarak bilinen kızak ve Davos’dan da güzel bir coğrafyaya sahip olan Gümüşhane’nin meşhur hızekleri alt bölümündeki kaymak için kullanılan ayakları genellikle kaygan gürgen ya da kayın ağacından yapılırdı. Bu ağaçların odunlarını bulamayanlar ise armut veya buz üzerinde en iyi kayak yapılabilecek özellikte olan daha yağlı olan elma ağacından hızeğini yaz aylarından kış aylarına kadar hazırlardı.    

Gümüşhane’ye yağan kar yokuşlu yollarda adeta buza dönüşürdü. Okulların kar nedeniyle bir gün hatta bir öğleden sonra tatil edildiği haberi gelince analarının üşümesin diye oturulacak kısmını kilim ya da bulabilirse bir halı parçası ile kapladığı hızeğini alan kulaklarını analarının ördüğü kulaklarını da kapatan külahımsı gugulaları [1] ile çocuklar bu yokuşlardan yenişe doğru kaymak için sıralarını beklerlerdi.

Hızekleri ile kayan çocuklar kaymakta olan diğer hızeğe asla çarpmazdı.

Kazara çarpışanlar olsa bile ayağa kalkılır üzerilerindeki karlar silkelenir herhangi bir gürültü, patırtı olmaksızın hiçbir şey olmamış gibi sanki birbirleri ile sözleşmecesine o ünlü yokuşlarda bir yenişe [2] bir oharıya [3] doğru gugarlanma [4] nedeniyle kıpkırmızı yüzleri ve durmadan çektikleri burunlarından akan iki nemli akıntıya aldırmaksızın ağızlarından çıkan buharlarla birlikte soluk soluğa kaymaya devam ederlerdi.

Şimdilerde ise ne kar, ne hızek, ne de aşılmaz denilen Kop ve Zigana Dağları'nın aşılmaz yolları kaldı ama en azından meşhur Gümüşhane hızekleri ile Zigana Gümüşkayak Kayak Merkezi’nde her yıl en azından çocuklar için ulusal (veya uluslararası) düzeyde bir ‘Gümüşhane Hızek Etkinliği’ düzenlenmesi bölgenin turizme kazandırılması açısından önemli bir çalışma olmaz mı?

ARKEOTEKNO 

[1] Başlık

[2] Gümüşhane yöre ağzında yokuş aşağıya doğru

[3] Gümüşhane yöre ağzında yukarıya doğru.

[4] Çok üşümek

NOT: Yazının ana resmi Zigana Gümüşkayak Kayak Merkezi (Torul/Gümüşhane)