İKİYE KATLANMIŞ KAĞITLAR VE PİKSELSİTE DİPLOMALARI

Önceleri soru çalıp dağıtırlardı, öyle bir yerlere milyonlarca insanın hakkını gasp ederek yüzleri kızarmadan girerlerdi, mezun olurlardı, şimdilerde ise daha da ileriye giderek üniversitelerden oradan buradan şuradan direkt mezun ediyorlar ya, sonra da bu taklit ikiye katlanmış kağıtlar ile işe de giriyorlar, ameliyatlara giriyorlar, barajlar yapıyorlar, orada burada konuşuyorlar, en kötüsü topluma yön vermeye çalışıyorlar, öğretmenlik te yaptılar mı? Yoksa gerçek olanların yerlerini mi aldılar? Ya bir de bu sahte olanları gerçekleri gibi kiraya verdilerse yandı gülüm keten helva ya. Gerçeğinde olduğu gibi ver kiraya hiç uğrama bas imzayı oraya buraya. Yıkılsın orası burası, patlasın trafolar, su akar, akar, yanlış patolojiler, nasıl olsa şu gerçeğinden ne anladık ki yapayından anladığımız zekâ yok mu zaten?... Sorarsın, alırsın cevabını, hepsi bu kadar değil mi?  Hem zaten bir aklı evvel eğitimci zat-ı muhterem dememiş miydi 'okuyandan korkun okumayandan değil' diye. İşte o okuyanların da diploması yok mu ya çok tehlikeli ve korkulması gereken insanlardır onlar (!) şimdi sahtesini alınca daha da mı tehlikeli, korkulası hale mi geldiler acaba? Şimdilerde bir de 'zoom' okulları çıktı, buralardan zoomhendis, zooomtor, zoommist belki de zoomretmenler mezun oluyor?

Her yerdeler ya,

Dokunmadan, görmeden, hissetmeden her şey uzaktan yani, bunlara görüntün oluşturduğu piksellerden dolayı pikselsity ya da zoomsity mi diyeceğiz bilemedim. Gerçek ikiye katlanmış kağıtların yani diplomaların bütün dünyada orada burada sıralamaya giremeyen geçersizliğine mi yanarsın, yoksa beyhudeliğine mi? Yoksa bu 'pikselsite' yi bitirip te ikiye katlanmış kağıt alanlara mı? 

Zaten diploma kelimesi de δίπλωμα (díplōma,'katlanmış kağıt, lisans') kelimesinden gelir. İkiye katlanmış kağıt demektir. Bildiğimiz ikiye katlanmış kağıt işte diploma. Alınca bunları, nepotizm, liyakatsizlik, işe göre adam değil de adama göre iş mantığı zirve yapmadı mı? Alıp başını gitmedi mi? Hangi organizasyona bakarsanız bakın gerçek işi yapanların oranı %30 u geçmez, geriye kalan %70 ise lay-lay-lom yani al gülüm ver gülüm, Pareto Kuralına bile uymaz bu oranlar, bu oranları daha da küçültenler var, her zaman böyledir bu işler, gelişememenin sendromu olarak en büyük tipik göstergesidir bu durum, sonradan da o, şu, bu mesleklerini icra ediyorlar ya şu sahtecilikle ilgili bizde yüz kızartıcı suçlar kapsamına giren ama ne verenin ne de alanın, kullananın yüzlerinin hiç te kızarmadığını anladığımız, kendilerine bahşedilmiş, lütfedilmiş mesleklerini icra edenlerin TCK 204 de belirtilen 'iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır' hükmünün hukuksal yorumunun beyhudeliğine rağmen CEH adı verilen 'ethical hacker' eğitimli sertifika sahibi bir kişi olarak ve günümüzde mantar biter gibi her yerde açılan kurslara/eğitimlere para yatırılmasına rağmen bir türlü uluslararası çapta bir siber-karşı koyma kabiliyetli kadroların yetersizliğine sahipken, bu işleri kontrol etmekle görevli sorumluların sorumsuz olarak kabul edildiği bir dünyada karşı koyma yazılımlarından bir tanesi olan 'snort' u da mı bilmiyorsun yahu? diyerek 550 den fazla saldırıya karşı koyma yeteneğini veren bu eğitimlerin gereği olarak sayısal olarak tanımlanan imzaların taklit edilmesi, sonuç olarak bu eğitimlerin orasına burasına bulaşmamışların sevk ve idare ettiği, hatta onların da imzalarının taklit edildiği bir ortamda tarihin tekerrür eden fikri bir cümle olan '....cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş....' vahdet-i milliye ülküsü altında bir asır önceki manzaradan ne fark var ki sanki?

ARKEOTEKNO