GÖBEKLİTEPE ÜZERİNE ALGILAR

S. Vedat Karaarslan 

Arkeolog 

Göbeklitepe' nin tanıtımı için bu yıl  'Göbeklitepe Yılı' ilan edildi.

Bir yazımda söylencelerin birikerek söyleyenin bile inkar edemeyecek kadar doğruluk payı olan hususlara dayalı olarak 'mütevatür' olarak adlandırıldığını açıklamıştım. Arkeolojinin temeli olan ‘mitolojik’ öyküler bu tür mütevatürlere dayanır.  

İlgi ve bilgi eksikliği devam ederse, İskitlerin 1900 lü yıllara kadar batılılarca kabul edilen şekliyle Orta Asya' lı olduklarını, Etrüsklerin Anadolu'dan göç ederek Roma'nın temellerini attıklarını ve bugünkü batı medeniyetlerinin kurulmasında öncü olduklarını ya da Sümerlerden başlayarak Mısır, Asur, Babil,Hitit, Mitanni gibi bir çok eski çağ medeniyetleri ve kültürlerinin doğulu kökleri, doğu toplumları tarafından 'inkar', batılılar için ise 'aidiyat' mefhumuna dayalı yeni bir 'mütevatür tarihi' yazılmasına neden olunacaktır. Bu açıdan bakıldığında bu yılın Göbeklitepe Yılı ilan edilmesi çok anlamı ve önemlidir.   

Örneğin Göbeklitepe'de bulunan Yılanlı Dikilitaş Yapısı tasvirlerinin 'Yılan Kültü' ile ilişkili olduğunu ileriye süren A. Collins, bu tasvirleri daha m.ö. 8 yüzyılda ortaya çıkan Asklepios'a dayandırır ve daha sonra ise bir şarap kadehindeki zehirin bir yılan gibi sürünerek uzaklaşmasına benzer şekildeki yanlış ikonografik değerlendirmeleri gerek kronoloji gerekse arkeolojik tasvir sanatı açısından son derece beyhude bir düşünceyi ileriye sürer.  

Bu ilgi, yılan kültü geleneğinin kökenleri hakkında Asklepios'dan 4000 yıl önce yaşamış Sümerler'de, göğün gürültüsünü temsil eden İmdugud olarak (yukarıda) geçen kuşa daha sonra Akkad' lılara  Anzu olarak geçen kartalların yılan ile yazılı tabletlerine yönelseydi, yazar tarafından daha iyi bir yaklaşım yapılabilecekti.  

Sümer tanrıçası İnanna , dalsız budaksız bir ağacın üzerinde Lilith adlı bir cin ve kökünde uyuyan bir yılan ve Gılgameş'in ağacı keserek İnanna'ya vermesi, çocuğu olmayan kral Etana'nın kartalın yavrularını yılandan kurtararak kartalın kanatlarına binip gökte uçması ve Asklepios'dan 1500 sene önceki Hatti kökenli Hitit tabletlerinde anlatılan Fırtına Tanrısı ile İlyunka adlı yılanın savaşı, bakılabilecek en güzel mitolojik ve kanıta dayalı arkeolojik kanıtlardır.  

Diğer yandan etimolojik olarak Sümerce'de 'Gud' 'öküz' anlamına gelirken 'mus' yılan 'mushen' ise 'kuş' anlamına gelir. Burada görülür ki Sümerce'de yılan ve kuş aynı mastar (kök) den üretilmiş birbiri ile ilişkili bir kelimedir. Yılan, üzerindeki deri-gömleği her yıl çıkardığı için de yenilenmenin başlangıcı olarak tanımlanır. Sümerlerin Lagaş Kralı Gudea'nın atributu iki yılanın birbirine sarıldığı yılan şeklinde betimlenen Ningishzida (sembolü yukarıda) verimliliği temsil eder.

Bütün bu öyküler daha sonraki dönemlerde Pers Mitolojisinde 'şahmeran' adlı bir öyküye de konu olarak Anadolu'da yıllarca nesilden nesile aktarılan öyküler haline gelmiştir. Bu tür kuş-yılan hikayeleri doğu toplumları olarak  Araplarda Anka ya da Zümrüd-ü Anka, İran'da yılanlara karşı düşmanlığı ile bilinen Simurg, Hintlilerde Garuda, Türklerde ise hiç yere konmayan sürekli göğün en yükseklerinde uçan Huma ya da Tuğrul kuşu olarak çeşitli efsanelere konu olmuş.

Göbeklitepe'ye tekrar dönecek olursak 'A'  yapısında 1 numaralı dikilitaşta baklava desenli görünümlü yılanların, aynı mahalde bulunmuş bazalt kaselerle yapılan bir ruhsal ayini yöneten bir şamanın ilişkisi kazıyı yapan arkeolog Klaus Schmidt tarafından buraya gelenlerin bu ayinlere katılmış olabileceğini işaret etmektedir. Kase ve kupa şamanlarca ayna gibi kutsal malzemelerdir, (Uygur Türkleri'nde kutsal su kasenin içine konulur, ve kendilerine getirilen zayıf hastalıklı çocukların iyileşmeleri için onların güçlü olduklarını göstermek üzere bir  kumaştan 'kukla' dikerler ve kutsal su her gün içilmek üzere hiç kullanılmamış bir kaseye konulurdu) 

Bu görüşe katılmakla birlikte yılanlar ve boğa tasviri ile ilgili olarak Sümer ilişkisini Ningishizda üzerinden kurmak gerekir. Çünkü Ningishzida, Samuel Noah Kramer (Sümerler) tarafından yazıldığı şekilde yeraltındaki 7 tanrıdan biridir.  Ve Pennsylvania Üniversitesi Müzesi'nde bulunan bir tablette atributu yılan olan Ningishizda'ya, dünyanın ilk yasalarını yapan kral (daha çok Hammurabi bilinir, ama değildir) Ur-Nammu'nun (m.ö.2100-2050) cenazesinin bekletildiği sarayında  boğa kurban tasviri bulunmaktadır. 

Ningishzida, Sümerlerin Adapa mitosunda Anu'nun göksel sarayını koruyan iki gardiyanından bir tanesi olup, Indus Vadisi Harappa Kültürü'ne de, Shiva'nın elçisi 'boğa' olarak geçmiştir. İşte A yapısı 1 nolu dikilitaşlardaki yılanların boğaya doğru yönlenmiş bu tasviri bana göre de tamamen  daha sonra Sümer panteonunda ortaya çıkacak Ningishzida' yı betimlemektedir. 

Bu değerlendirmede, yanlış algılarla dolu Göbeklitepe ile ilgili bazı yayınlarda ileriye sürülen yorum ve iddialara karşı yapılmayan itirazlarla birlikte benim kanıtlara dayalı arkeolojik değerlendirmelerime dayalı bu önerime karşı, itiraz edilebilecek bir husus var mıdır? 

Yılan, boğa, tilki ve kuşlardan oluşan bu tasvirler  başka bir hayvan tasviri olmakla birlikte bu yapı, (ve daha sonra yer altında bulunduğu düşünülen 200 adet T sütunun ortaya çıkarılması ile) Sümerler başta olmak üzere diğer Yakın Doğu (Ön Asya) kökenli yukarıda bahsettiğimiz toplumlara özgü yılan-kuş mitolojik hikayelerine benzer yorum yapmamıza yol açmaktadır. 

 

ARKEOTEKNO