DOĞU KARADENİZ'İN YERLİ HALKI ARSAKLILAR

S. Vedat Karaarslan Arkeolog-Y. Mühendis

Doğu Karadeniz'in etnik yapısı gerçekten çok derin bir mesele,

Bu bölgede m.ö. 430 a kadar Yunanlı Ksenophon'un Onbinlerin  Dönüşü olarak bilinen eserinde Yunan askerlerinin Karadeniz'e ulaşmaları isteği sırasında karşılaştıkları toplulukların dillerini bilmiyorlarsa ve onlara düşman muamelesi yapıyorlarsa bunun gerçekten tarihi olarak Yunanlar ile bölgedeki otokton (yerli) halkın arasındaki farkların izah edilmesi gerekmez mi?

Bölgede bu Yunanlı askerlerin karşılaştıkları Taokhlar, Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halibler, Tibaren ve  Makronlar ... vs gibi toplulukların kim oldukları bu sorunun cevabı olarak veriliyor olmasını sağlayacak bir soru ve sorun hala ortada durmaktadır.

Bu yazılanların ötesinde adının  Trabzon Rum Devleti olduğunun iddia edilmesine karşın, 1204 yılında kurulan Komnenos hanedan iktidarı temelli Pontos'un devamı olduğuna dair biraz da felsefik görüşü yansıtan değerlendirmelerin hiçbir hükmü ve değerinin olması mümkün değildir.

Nedeni şudur;

Öncelikle Trabzon'da 1204 yılında kurulan devletin bir krallık olduğunu ortaya koymak gerekir, bu isimlendirmeyi ünlü tarihçi  Fallmerayer bile adını Trabzon İmparatorluğu olarak koydu ise bunu m.ö. 281 de kurulan bir Pontus devletinin devamı olarak Rum devleti olduğunu yazan yazarların düşüncelerinin abesle  iştigal olarak ya da beyhude düşünceler olarak değerlendirmek gerekir. 

Neden mi ?

Latin istilası dolayısıyla İstanbul'dan kaçarak 1204 yılında kurulduğu ileriye sürülen Pontos devleti, kral Mithridates VI tarafından yapılan Mithriadatic Savaşlar ile Romalılara karşı tarihin en büyük düşmanlığını yapmış bir devletin ve Roma'nın devamı olarak kendisini bir Pontos Devleti olarak nasıl tanımlayabilir? Yapılan bu tarihi savaşlarla Roma'ya karşı olduğu bilinen Pontus Krallığının devamı olduğunu ileriye sürerek Doğu Roma hanedanından 1204 yılında kurulan devletin Pontus Devleti olduğunu ileriye sürmek, bütün bu tartışmaları bitirecek beyhude bir düşünce olarak görülmelidir.

Amblemi bir ay yıldız olan ve köklü bir Anadolu devleti olan ve Türk boyu olan Dede Korkut Oğuz Kaan Destanları ile ilintili Arsaklılar boyuna dayandığı bilinen Pontos Devleti'nin Batı Roma İmparatorluğu olarak bilinen Roma'ya başkaldırısı ortada iken kendisini Doğu Roma (Costantinopolis) olarak tanımlayan bir Bizans hegemonyası iktidarı olan 1204 yılında kurulan devletin nasıl selefi olabilir?

Arsaklıların kökeni ise Amerikalı Susan Bauer Wiser'e göre bizim at üzerinde iyi ok atabilen göçebe Hun Türkleri olarak bildiğimiz Hsiung- Nu'lara dayanıyor. [1] 

Latin istilası sırasında İstanbul'dan Trabzon'a kaçan David ve kardeşinin kurduğu bu imparatorluğun Pontos'mu yoksa Bizans'ın mı devamı olduğu tartışılıyor olması  gerekirken bunu hiç bir gerekçe yokken Yunanlı köklerine bağlamanın hiçbir tarihi değerlendirmesi olamaz.

Antik Çağ hezeyanları içinde nasıl ki İran etkisi içinde Turani bir akım olan Türk unsurunun Pers olarak tanımlanan sanki doğuda her şeyin Perslere dayandırılması gibi yanlış bir değerlendirme İran, Pers, Turan ayrımının yapılmasını gerekli kılıyorsa aynı etkileşiminin tarihin bir döneminde her topluluğun  Yunanca konuşması, hatta dinsel dua metinlerinin de Yunanca olmasına dayalı olarak ırki ayrım gözetilmeksizin her şeyi Yunanlaştırmanın hiçbir geçerli nedeni olamayacağı gayet açıktır.

Öyle ise Karadeniz'in farklı antik etnik toplulukları olan bütün Yunan dışı uygarlıklarının köklerinin Yunanlı olmadığı köklerinin incelenmesi gerektiği gayet açıktır.

Bunlardan örneğin Makronlar olarak tanımlanan topluluğun Çanlar olduklarına dair kesin görüşler vardır. Gümüşhane'de de Canca adlı bir yerleşim ve aynı ad ile bir kale vardır. 

                                            CANCA KALESİ / GÜMÜŞHANE          

Sonuç olarak Makronların uzantısı olan Cancalıların aynı zamanda Onbinlerin dönüşü olarak Ksenophon'un Yunanlara karşı savaşan bir topluluk olarak Karadeniz bölgesinin otokton halkı olarak 1204 yılında kurulan  Komnenos hanedanı sahipliğindeki Trabzon Devleti'ne karşı mücadele eden Mezokaldiyalılar olarak antik çağlarda Paryadres Dağları olarak tanımlanan Zigana Dağları'nda ve güneyi olan Gümüşhane'de yaşayan bir topluluğun Turani bir topluluk olarak değerlendirilmesi gerekir.

Mezokaldiyalılar karşısında ise bir parti olarak İstanbul kaynaklı askerlerin yer aldığı 'scholier' ler bulunmaktaydı.  

Soru ve sorunların çözümü doğudaki bu tür kültürel meselelere antik Yunan gözlüğü ile bakmamakta yatıyor?

ARKEOTEKNO 

[1] Antik Dünya, Susan Bauer Wisser, Alfa Yayınları.