GÜMÜŞHANE’NİN 29 AC... PLAKALI EFSANE ARAÇLARI

Otomobil plakalarının kullanımı ilk kez Fransa’da 30 Km hız limitini aşan otomobiller için kullanılmaya başlanmıştı. Türkiye’de ise halen kullanılmakta olan illere göre tasnif edilmiş numaralar ile otomobillerin plaka sisteminin ilk kez kabul edildiği 1962 yılının öncesinde il adının ilk üç harfi ve sonrasında gelen numaralar olacak şekilde kullanılırdı.

Yeni plaka sisteminin 1962 yılında kabul edilmesinden sonra 70 li yıllarda otomobil plakalarında Gümüşhane için  yazılan 29 sayısı ve hemen ardından gelen AC harfleri ilk yıllarda otomobil sayısındaki artışın az olması nedeniyle AC ile başlayan plakalar Türkiye'nin diğer illerinde de olduğu gibi Gümüşhane ile de adeta özdeşleşmiş ve uzun yıllar kullanılmıştı.  

Birbirleri ile özdeşleşen 29 ve ardındaki AC harfleri ile mücehhez bu araçların plakaları her görüldüğünde şoförlerinin Kop Dağı, ve Zigana Dağı’nın ve daha düşük rakımdaki Köse ve Tersun Dağı’nın zirvesine ulaşma mutluluğu yaşamış olduğuna şahit olunurdu.

                                                                       

GÜMÜŞHANE VALİSİ İBRAHİM ETHEM AYKUT (d.1887-ö.1942)

Ege Bölgesinde görev yaparken çeteler ile girdiği çatışmadan dolayı bir ayağı aksak olan Milli Mücadele sırasında da Söke’de tedavi görürken işgal güçlerine esir düşen daha sonra kurtulan Vali İbrahim Ethem Bey zamanında yapımı hız kazanan Erzurum-Gümüşhane-Trabzon şosesinin inşaatı sırasında Zigana Dağı’nın kuzey yönünün hemen hemen 1000 metre sonrasında yolun sağında kamyonların çok yoğun bir vites değişimi yapmasından dolayı motor ve şanzımanlarından sızan yağlar ve mazotlar ile yoğrularak siyahlaşmış toprak alan üzerinde kış mevsiminde lastiğinin zincirini söken şoförün çilesi,  Vauk Dağı’nın daha az eğimli yokuşlu çiçekli yolları, Fevzi Çakmak tarafından İkinci Plevne olarak tanımlanan tarihi direnişi yapan Mehmetçik abidesi Kop Şehitliğini görmenin mutluluğu ya da uzun yıllardır dillendirilen ancak bir türlü inşasına başlanmayan bir tünel ile Şiran’dan hemen İkisu’ya inmek varken Tersun Dağı’nın yol vermez geçitlerinin zorluklarını yaşamış maceralı yol anılarına sahip araçların çileli seyahatleri hatırlanırdı.

Motor kaputlarının sağ ve solu üzerinde iki takoz bulunan ve lastikli açma kolları ile çamurluğu üstüne tutturulan çengel tutamaklı ciplerin debriyajına ne kadar kuvvetli basılırsa o kadar vitese geçme ihtimali artan dört çekerli arazi vitesli meşhur ciplerinin lastiklerinde bu çileli yaşamın simgesel izleri görülebilirdi. Bu ciplerin kısa kollu vites çubuğuna asılarak şanzımanını adeta bağırtarak 4 tekeri çeker hale getirmeye çalışmak her şoförün harcı değildi.

                                                  

Adı YSE (Yol, Su, Elektrik) olan Müdürlüğün ve Karayolları Bölge Müdürlüğü'nün 1970 li yıllarda sarı renkli Volvo [1] marka damperli çakıl ve asfalt toprağı yüklü kamyonlarının karayolunda bir aşağı yönde bir yukarı yönde hızla gidip gelirken Sorda’nın Kıran Bahçelerine kadar uzanan motor ve lastik uğultuları ile yoğun sıcak bir asfalt kokusu Gümüşhane’yi sarınca asfalt döküleceği anlaşılırdı. Bugünlerde pek meşhur otomobilleri olan bu kamyonların Mustang marka olanları ise çoğu kişinin hatırlayamacağı daha önceki yıllarda kalmış vefakâr, cefakâr ve fedakâr YSE şoförlerinin kullandığı damperli kamyonlar olarak bilinirdi. Şehrin artan nüfusu da araç sayısının artışını gerektiriyordu.   

                                                

GÜMÜŞHANE BELEDİYESİNE AİT MERCEDES 321 i OTOBÜS (1970-1980)  

Önce otobüslerin sonra başta çıkardığı egzoz sesi ve yokuşlarda ara gazının çıkardığı ses ile efsaneleşen rampaların kralı 1966-1983 arasında imal edilen birçok Yeşilçam filmine de konu olmuş Ford D1210 modeli olmak üzere kamyonlar burunsuz imal edilmeye başlanmıştı. Kamyonların her birinin rampa, düz yol ve yük taşıma kapasitesine göre birbirlerine göre üstünlükleri vardı.

Fotoğraf açıklaması yok.

                                                                 [2] 

Enter, BMC, Vabis markalı burunlu kamyonlar, Gümüşhane-Torul üzerinden 1403 yılında seyahat eden Kastilya elçisi Ruy González de Clavijo'nun deyimiyle bir at kafasının dahi zorlukla sığdığı Zigana Dağı’nın dar patika yolları üzerindeki uçurumlardan bu yana Vali Ethem Aykut’un takibiyle yapılan Zigana Dağı’nın zorlu ve kıvrımlı yokuşlarını adeta tırmıklayarak geçmeye çalışırlardı.

Torul'dan hemen sonra başlayan Zigana Dağı’nın 2032 metrelik zirvesine uzanan ve mevcut tünele girmeden yaylacıların sıklıkla kullandığı eski yol üzerinde halen yol kenarındaki kayalıklarda ve toprak zemin ve yamalı asfalt üzerinde görülebilen otomobil egzoz dumanlarının bıraktığı siyahlıklar ve motorlardan sızan yağ lekeleri bu tarihsel anlatımın günümüze ulaşan en büyük nişaneleri olarak geçmişin çilelerini gösterecek şekilde hala görülebilir. Gümüşhane tarafında kalan Zigana Dağı'nın zirvesinin hemen aşağısında mazot ve yağ karışımlarının hala toprağında görülebildiği alan ise, kış aylarında donmuş mazotun bulunduğu deposunun altına konulan birkaç odunu yakarak ateş ile ısıtılarak çözülmesini bekleyen efsanevi araçların çilekeş şoförlerinin durağı olarak kullanılırdı.

Tarihi İpek Yolu'ndaki Zigana Dağı'nda kış güzelliği

                                                                       [3]

Bir zamanlar Trabzon Limanı’na yük getiren gemilerin yoğunluktan dolayı neredeyse 1 ay bekleyerek yüklerini boşaltabildikleri, konteynerlerinin arşa değecek kadar limandaki depo alanlardaki yükseltileri arasında yabancı gemi mürettebatları ile milli olarak değerlendirdiğimiz futbol maçları oynarken duyulan uğultulu vinç gürültüleri altında gemilerden boşaltılan konteynerler, kuyruklar halinde esas adı Mahalle-i Dafnunda ya da Çölmekçi olan günümüzdeki Çömlekçi Mahallesi’nden Değirmendere’ye kadar uzanan sahil yolu üzerinde İran’a taşınmak üzere sırasını bekleyen kamyonlara yüklenirdi. Karoserinin altında her iki tarafta bulunan dev mazot deposu ile mazotun ucuz olduğu İran’dan alacakları yakıt ile ancak kâr ettiklerini ısrarla söyleyen kamyon şoförlerinin kamyonlarından akılda kalan diğer hatıralar ise Karadeniz kıyı kentlerinden yüklenen o zamanlar tahta kasalara istiflenmiş hamsilerin üzerinin yağlı beyaz kâğıtlarla örtüldüğü kamyon karoser kenarlarına ‘istiap haddi’ olarak tabelaların yapışık olduğu 18-20 tonluk kamyonlarla yapılan Ocak ayından başlayan Gümüşhane Salı pazarına yetişmek üzere yapılan hamsi nakliyesiydi.

                                          [4]

Kasım-Şubat ayları arasında en lezzetlisinin yakalandığı hamsilerin evlere alınarak tuzlamasının yapılarak tenekelere basıldığı günlerdi o günler. Bu ayların dışında hamsilerin bugünkü gibi dondurucularda saklanan buzlanmış olanları değil Gümüşhane’ye kış aylarında kamyonlarla gelen hamsilerin tenekelere basılmış olan tuzlanmış olanları yaz aylarında tüketilirdi.

Üzerinde 4 tane çeker tekeri bulunan ve sağ ayak ile kontrol edilen ayrı bir marş pedal ile gerektiğinde ön kaput altındaki bir yuvarlak mil ile de motoru çalıştırılarak hareket eden karbüratöründeki benzini görülebilen ve kokusunun içine yayıldığı binek otomobillerin [5] önden çekişli haline gelmesi ise endüstrinin büyük bir zaferi olarak nitelendirilmişti. Bütün bu araçların plakalarındaki 29 rakamı hep AC harfleri ile sevilirdi. Bütün bu değişimlerle birlikte otomobil sayısındaki artış ile plakalardaki 29 rakamından sonra gelen harfler AC den AD‘ ye dönüşünce ve bu dönüşüm giderek devam edince de sanki Gümüşhane’ye has olduğu düşünülen AC neden değişti diye hayıflanılsa da 29 AC ile başlayan plaka Gümüşhane için her zaman vaz geçilmez bir rakam-harf kombinasyonu olarak hafızalara artık kazınmıştı.

Şimdilerde plakalardaki bu harf dizisi aldı başını gitti ama 29 un rakamsal değeri o zamanlar Şubat ayının her zaman görülmeyen ancak her dört yılda bir ortaya çıkan rakam olması nedeniyle bu günde doğan kişilerin olağanüstü özellikte kişiler olması gibi 29 rakamının bu olağanüstülük Gümüşhane’ye sanki lütfedilmiş bir rakammış gibi algılanırdı.

                

                                                                           [6]

Karadeniz Bölgesi’nde  Gümüşhane’nin 29 AC … ile başlayan otomobillerinin çilekeş dolu bir yaşama şahitlik eden önemli plakaları ise motor kaputunun sıcaktan korunması için hava aralığı için açılan o yıllarda birkaç kez yolcu otobüsü gibi çalışan seyahat etmek için çoğu kişinin bindiği ve göğüs kısmında ön camların üzerine ‘gör gözünle nazar etme sözünle, Yeşildere’ yazılı cümlesi ile meşhur olmuş kamyon, midibüs [5] ve diğer AC plakalı yüzlerce araç Doğu Karadeniz Bölgesi’nde tarihe tanıklık etmişti.

Yeşildere kamyonu Sorda Mahallesi'nden (Bağlarbaşı Mah.) geçerek Mavrangel Köyü'ne (Çamlıköy) bir otobüs edasıyla havalı (!) bir şekilde tarifeli ve bilinen saatlerdeki her geçişinde karoserinden sarkmış çocuk bacakları, karoser çadırından başlarını çıkaran çocuklar, kamyonun sivri uçlu çakıl taşlarının yer yer yüzeye çıktığı stabilize yer yer sıcaktan eriyik asfalt görünümlü olan yolun virajlarına gelince karşıdan gelen araçlar ile çarpışmaması için bir elinde tahta takoz olduğu halde muavininin kamyondan inerek yola bakıp kamyonun şoförüne el ile işaret ettikten sonra kamyonun virajdan geçişlerinin hepsi 29 AC rakam ve harfli plakaların çilekeş yaşamlarından birer örnek olarak hatıralarda kaldı. Yol kenarlarında çocukların saf tutarak özellikle evlerinin önünden geçiş zamanını bilerek bekledikleri bu kamyonların oldukça geniş olarak imal edilen geniş şoför mahallinde seyahat edenler ise oldukça iltifata mazhar ayrıcalıklı kişiler olurdu.

Gümüşhane’nin antika olmuş 29 AC …  plakalı eski araçları aransa bulunsa, çalışır hale getirilip yenilense, yolların kenarlarındaki karayollarına ait eski tabelalar ile birlikte Gümüşhane’nin tarihsel şehir hafızasına ve geçmişine duyulan saygının ifadesi olarak Gümüşhane ekonomisine de katkı yapacak şekilde büyük bir tematik müzede teşhir edilse iyi olmaz mı?

ARKEOTEKNO

[1] https://tr.pinterest.com/pin/559994534914394605/

(Craig Caotes tarafından)

[2] https://www.facebook.com/efsanekamyonlar/photos/a.157932687741092/1190038944530456/?type=3

(Türk Nakliyesine Emeği Geçen Efsane Kamyonlar-Gümüşhane, Torul Kocadal Köyü-1977)

[3] https://www.avrupagazete.co.uk/tarihi-ipek-yolundaki-zigana-daginda-kis-guzelligi

[4] https://m.facebook.com/efsanekamyonlar/photos/a.157932687741092/535412966659727/

(Türk Nakliyesine Emeği Geçen Efsane Kamyonlar- Gümüşhane Esenler Köyünde)

[5] https://www.gumushane.gen.tr/v2/gumushane/muzaffer-demirhanin-yadigarina-kim-sahip-cikacak-h13599.html 

(Milli Kayakçı Muzaffer Demirhan'a ait araç) 

[6] https://www.facebook.com/groups/689269581163623/search/?q=ye%C5%9Fildere

(Cemalettin Şişman tarafından Gümüşhane- Söğütağıl Köyü Nedim Şişman'a ait kamyon)

[7] https://www.facebook.com/watch/?v=249353846703252

NOT: Yazıda geçen kamyon ve midibüs resimlerinin kaynak linklerinde nerede oldukları belirtilmektedir.