NOSTALJİK TELEFON ANEKDOTLARI

S. Vedat Karaarslan Arkeolog- Y. Mühendis

Ankara'da 1980 li yıllarda 25 ve 18 ile (prefix) başlayan yoğun trafiği nedeniyle Yenişehir telefon santralına bağlı olan telefon numaraları çoğu kez yabancı telekom operatörleri tarafından yurt dışından özellikle de Almanya kaynaklı arama yapmak isteyen kişiler için bağlantı yapılmak istenmezdi. (Bu vesile ile telekomünikasyon tarihimizde önemli yerleri bulunan telefon operatörlerimize ve çalışanlarına saygılarımı sunarım.) 

Telefon trafiğinin artabileceği bayram ve yılbaşı gecesi çok fazla yurt dışında vatandaşımızın bulunduğu Niğde'nin Bor ilçesine özel bağlantı 'trunk' ları ilave edildiğini hatırlarım. Çağrı olarak adlandırılan 'paging system' santralının yılbaşı geceleri aşırı operatör trafiği nedeniyle kısmen servis dışı kaldığı günlerdi. O zamanlar operatör aracılığı ile gönderilebilen mesaj metinleri belirlenmişti, bunların haricinde operatör üzerinden mesaj gönderilemezdi.

Şehirlerarası trafik denilen telefon aramalarının toplandığı 'toll' santraller ise bu özel günlerde aşırı yüklenme dolayısı ile 'çökme' denilen tabirlerle 'servis dışı' kalabiliyordu.  

Verdiğim entropik örnekleri ortadan kaldıran teknoloji Türkiye'de ilk sayısal dönüşümün başladığı dönem olan 1985 li yıllardan itibaren ülke envanterine giren 'sayısal telefon santralleri' olmuştur.  

Burada etken olan husus kara yolunda her bir otomobile tek bir yol tahsis edecek yaklaşım gibi arayan ile aranan telefon arasında uçtan uca tek bir devre tahsisi olan 'devre anahtarlamalı' sistem mantığından 'zaman bölmeli anahtarlama' tekniğine geçilmesi olmuştur.

Bu teknolojik gelişme ile birlikte trafiğin sadece 'otomobil' konseptine uygulanabilir mantığından çıkıp sosyal konularda da olduğu gibi 'teknoloji' ye de uyarlanabilir olmasına yönelik hesaplamalar bugün de geçerli ve olduğu gibi ünlü Danimarkalı matematikçi adına tescillenen Erlang formülünün daha kolay hesaplanabilir ve uygulanabilir olmasının ortaya çıkmasıydı. Artık 1980 li yıllardan itibaren 'zanna- tahmine' ve 'kişi' tecrübelerine bağlı ve dayalı trafik hesaplamaları da kompüterize sistemler ile hesaplanmaya başlanmıştı.

Erlang formülü ev, iş yeri ve endüstri telefon kullanıcılarına göre ayrı ayrı hesaplanır ve ne kadarlık bir kalitede hizmet (grade of service) yani blokaj ile sistemin çalışacağına dair hesaplama sonucunda kurulacak devre sayısı diyagramlardan hesaplanırdı. Bu hesaplamaların dayandığı teori, günümüzde kullanılmakta olan baz istasyonları hücre sayısının trafik hesaplamalarında ya da bir kanal kapasitesi içinde erişimin yaptığınız internet sitesinin Shannon formülü ile hesaplanan bandgenişliğinde kaç kişinin erişip bu hizmeti alacağından ulaşamadığınız 'çağrı merkezi' ndeki operatör sayısının hesaplanmasında da aynıdır. Hiç değişmez...    

Yıllar öncesinde telekomünikasyon alanında icatları ile de tescil edilmiş ürünleri bulunan uluslararası alanda ün yapmış teknoloji firmalarından yurt dışında 'network planning' dersleri altında ‘trafik mühendisliği’ eğitiminden bir PSTN / GSM / X.25 / ATM/ FRAME RELAY/ İNTERNET...vs ağın nasıl planlanabileceğine yönelik almış olduğum aşağıdaki ders notlarım hala geçerlidir.

Notlarımdaki resimlerdeki ifadelerde olduğu gibi ‘peaky traffic’ olarak yazılan kısım variance (v) olarak belirlenen trafikteki yoğunluk değerinin ortalama trafik değerini gösteren (m) değerine bölünmesi ile elde edilen (p) değerinin 1 değerinden büyük olması ile ortaya çıkar. Bir karayolundan akan meşgul saatteki otomobil sayısının normal saatteki otomobil sayısına bölünmesi ile elde edilen (p) değerinin şehir içi trafiğindeki yoğunluğu göstermesi gibi her zaman (1) değerinden büyük olmasıdır. P değerinin 1 ya da 1 değerinden küçük olması ise her şeyin normal gidiyor olmasını gösterir. (smoothed, not peaky, fresh). (1) değerinden büyük değerler telekomünikasyon sistemlerinde olduğu gibi karayolu trafiğinde de karmaşa (congestion) anlamına gelir.

Telekomünikasyon sistemleri ile uğraşanlar her iki yılda bir mikroçiplerdeki transistor sayısının iki katına çıkarken bilgisayar fiyatlarının yarıya düşeceğini öngören Moore Kanunu, telekomünikasyon sistemlerinde kullanıcı sayısının artışının oluşturulan trafiğe bağlı olarak üssel olarak artışını ifade eden Metcalfe Kanunu, her iki kanunun tamamlayıcısı olan telekomünikasyon sistemlerindeki band genişliğinin bilgisayar gücünden 3 kat daha fazla arttığını gösteren Gilder kanunlarını yapacakları yatırımların göstergeleri olarak almaları gerekir.

Sonuç olarak kullanıcı sayısının artışı ile oluşan trafiğin n2 şeklinde üstel artacağı, transistor sayısının iki katına çıkması ile bilgisayar fiyatlarının yarıya düşeceği ve band genişliğinin 3 kat artışının bilgisayar gücü ile doğru orantılı olacağı gayet açıktır. Telekomünikasyon sistemlerinde Moore, Metcalfe ve Gilder kanunları dikkate alınmaz ve (p) değeri dikkate alınarak telekomünikasyon sistemleri planlaması yapılmazsa ağların ‘busy’ 'meşgul' ağ olarak nitelendirilmesi kaçınılmazdır. Bu değerlendirmeler sadece bir ağ için yapılmamalı, nedeni bağlı olduğunuz ağ da bir sorun yoksa aradığınız kişinin bağlı olduğu ağ 'busy' ağ ise yine sorun var demektir.

Bundan dolayı yukarıda izah ettiğim iyileştirme bütün 'operatörler' tarafından sağlanmalıdır. Bütün olay budur ve çözümü de karayolunda şehiriçi trafiğinin düzenlenmesinde olduğu gibi telekomünikasyon sistemlerinde de çözümü son derece basittir.

ARKEOTEKNO