CUMHURİYET BAYRAMLARI VE FENER ALAYLARI

Türkiye’nin her ilinde de olduğu gibi Gümüşhane’de de Ekim 29 gününde Cumhuriyet Bayramları devlet, özel sektör, halk, sivil kuruluşlar, başları kalpaklı ve göğüslerinde parlak İstiklal madalyaları ile Kâbe’de yapılan hızlı remel yürüyüşü gibi azametli yürüyen gaziler, kamyonların üzerlerinde fırınların montelendiği ekmek fırınları, pastacılar, çiftçiler ellerinde orak ve tırpanlar, berberler, kasaplar, diş çekmeye çalışanlar, yine kamyonların açık kasaları üzerinde yanan sobanın etrafında oturan bir tiyatro sahnesi gibi kaytan bıyıklı köy ihtiyar meclisi toplantılarını temsil eden kadınlı erkekli insanlar kısaca adından da anlaşılacağı üzere cumhur-cemaat bütün halk ihtişamlı bir geçit töreni yapardı.

Devlet de yolların hâkimi olarak o zamanlar bütün kamu kurumları ile birlikte Salı pazarlarının yapıldığı geniş alanda YSE (Yol, Su, Elektrik) olan kurumunun sarı-sarı kurdeleler ile başta belki de bir ay sonra açacakları köy yollarının karlı yollarında hazırlık yapıyormuş gibi gıcırdayan lastiklerinin sesleri arasında azametli bir şekilde ilerliyor ve diğer süslenmiş araçları ile arzı endam eder,  okullar ise yine açık bir kamyon karoserinin üzerinde temsili bir sınıfta oturan modern Türkiye’nin öğretmenleri ile geçit törenine katılırlardı.

  

Bu törenler, Lozan görüşmeleri sürerken genç Cumhuriyetimizde bu mesleklerin genç cumhuriyette olmadığını iddia ederek İtalyanların bu meslek gruplarından yüz bin İtalyan’ın Türkiye’de istihdam edilmesini talep etmesinin gerekçelerini bu geçit törenleri ile nasıl da boşa çıktığını görerek ‘cumhur’ un ‘ halk’, ‘halk’ ın da ‘cumhur’ olduğu adeta perçinlenirdi.

Bu geçit törenlerinin devamında akşamları da evlerde yapılan fener alaylarda kullanmak üzere bıgünkü gibi havai fişek ya da benzeri ışıklandırma sistemleri olmadığı için nerede artık kül varsa toplayıp kalın bir söğüt dalından değnek ucuna çivi ile çaktığımız tenekelerin içine koyarak gaz ile yoğurduktan sonra nereden geçeceğini bilmediğimiz fener alayının yollarını gözlerdik ki onlara katılalım. Bazı aileler üzerilerine açık kutulardan yanan kül düşeceği korkusu ile çocuklarının bu alay içinde dikkatli olmaları için uyarı ve büyüklere küçükleri koruması için tembihler yaparlardı. Söylenen marş sesleri ile birlikte yoğun bir gaz kokusundan ve hafifi karartılı ışığın bir görünüp bir kaybolmasından bize doğru yaklaşmakta olduğunu anladığımız Fener Alayı tam da evin önünden geçerken yüzleri ellerindeki meşalenin solgun ışığı ile adeta Mustafa Kemal Paşa’nın Dumlupınar’daki siluetine benzer şekilde kâh aydınlık kah karanlık görünümlü yüzlerce insanın arasına katılarak söylenen marşlara eşlik ederken bu geleneğin neden sanki İngilizlerin hatta Avrupa’nın o küçücük devletlerindeki gibi binlerce yıllık gelenekselliklerinden kopmayarak bugünlere kadar getirdikleri adetlerinin diğer gelenek ve göreneklerimiz gibi bize has bu Cumhuriyet kutlamalarına esin kaynağı olmadığına hayıflanırdık.

ARKEOTEKNO