BUÇUKLU LİRALARIN ASALETİ

Bıçak ile ‘buçuk’ kelimesinin ‘bıçuk’ ile aynı kökten olması her iki kelimenin de kesmek anlamına gelen ve Türkçede yarım olarak kullandığımız kelimeye anlam verir. Herhangi bir nedenden kesilen parça anlamında olan ‘bıçuk’ aynı zamanda ‘bıçak’ kelimesinin de kökeni olarak ‘büçük’ buçuk’ kelimelerinin de kökeni olarak ‘biçmek’ fiiline dayanır.   

Türkçede bakır madeninden yapılmış ortası delik iki buçuk paralık sikkelere eskiden ‘mangır’ denilirdi. Paraların ortasındaki delik paranın madeni değerinin paranın esas değerinden düşük kalmaması için kenarları törpülenemeyeceği için ortası delinirdi. Mangır kelimesi de Arapça ‘hak edilmiş’ anlamında ‘nkr’ kökünden gelen ‘gravürlü’ ‘sivri uç ile oyulmuş’ olmasından dolayı Orhan Gazi dönemine kadar 1350 yılında mankür olarak kullanılmış Moğol paralarına karşı kullanılan bakırdan imal edilmiş paralardır. Mankür aynı zamanda nakit para anlamına da gelir.

Buçuk para olarak her zaman alıcının yok etmek istediği, eğitimde öğretmenin bir üst rakama tamamladığı bir randevuya yetişmek için belki de son bir durak olarak görülmesi gereken bir rakam olarak para hesabında 50 ye, saat hesabında 30 a eğitimde ise başarı eğrisi olarak bilinen çan eğrisi kaça tekabül ediyorsa herhangi bir değer alan belirsiz bir rakam olarak karşımıza çıkar.

Bugünlerde buçuklu ev modası da aldı başını gitti. Buçuklu evler 1+1, 2+1, 3+1 gibi evlerden ziyade çoğunlukla kütüphane, kiler, giyinme odası, ütü odası amacı ile kullanılan alanlara deniliyor. Bu odalar normal olarak evin bölümleri olan salon, mutfak, yatak odası gibi temel odaların dışında kalan odalar olarak tanımlanıyor. Diğerleri anlaşılabiliyor da her evde olması gereken kütüphanenin buçuklu olması ne kadar da yanlış bir konu olarak göze çarpıyor. Demek ki evin mimarisinde buçuğu olmayan evler nedense kütüphanesiz ev anlamına geliyor.

Bütün bu değişik kullanım değeri ‘buçuk’ ifadesini bazen yarım bazen de yine bir Arapça kelime olan kesir anlamına gelen aslında ‘kusur’ ile eşdeğer bir kelime olan ‘ḳuṣūr ‘ kelimesi de ‘küsurat’ olarak bilinen virgülden sonraki sayının sanki bir kusurmuş gibi kesilmesi gereken değersiz bir ‘buçuk’  olarak görülmesi olarak değerlendirilebilir.

Hâlbuki kesir ile buçuk ayrı iki anlamda olan kelime olmasına rağmen çoğu kez ticari uygulamalarda pek de haz edilmeyen iki değer olarak karşımıza çıkar. Çünkü alıcı ya da satıcı tarafından yuvarlayalım denilirken öğretmenlerin öğrencilere verdikleri notları yukarıya doğru tamamlamalarına karşı olarak çoğu kez aşağı değere doğru bir tamamlama ile buçuk ortadan kalkar. Alış verişlerde 10,5 TL gibi bir ücretin yuvarlanması hiçbir zaman 11 değil 10 olarak karşımıza çıkar.  

Buçuklu numara ayakkabı giyenlerin çilesi ise ayakkabının kalıbına göre ya öğretmen notları gibi yukarıya ya da pazarlıklarda yuvarlayalım abi sözlerindeki anlam gibi aşağıya doğru tespit edilirse de bu tip ayakkabı giyenlerin ayakkabı seçimindeki çilesi hiçbir zaman bitmez.

Cumhuriyet tarihinin belki de en değerli parası olan zamanın 25 Kuruşlarının 10 katı olan bir zamanların efsane parası 2.5 liranın tedavülde olduğu dönemlerde 1/10 u olan 25 Kuruş ile sinema bileti alınabilir üstü ile de sakız satın alınabilirdi. Kısaca 3D boyutlu sinema filmleri ya da diğer teknik özellikli sinema biletleri dışında günümüzde ortalama 50 TL olan sinema biletlerinin tam tersi olarak 1970 li yıllarda 1 TL nin dörtte biri ile sinema bileti alınabilirdi.  

Paranın buçuktan büyüdüğüne dair ‘para buçuktan, dana bicikten’ büyür sözü ne kadar ünlü ise çoğu zaman satışlarda buçuğun kesileceğine dair alıcıya sinyal verilirse de lokantalarda kes pilav üstü 1.5 döner sözü tam değerin yarısını ifade de eden buçuk ile zirveye tavan yapar.

Doğum yapan memur ya da çalışan kadınların doğumdan sonra bebeklerini ikinci altıncı ayda neden 1.5 saat emzirme izni verildiğine dair hükmün nedeni sağlıkla ilgili olsa da bugünlerde alımı iyice düşen Türk lirasının eskiden madeni ya da kağıt paraların buçuklu olarak basılması paranın asaleti ve karakterinin bir ölçüsü olarak bilinirdi.

ARKEOTEKNO