ÇOK İYİ DÜŞÜNEN BİR BEYNİN FREKANSLARI

Beynimizde ani hafıza yitimi olarak bilinen tıbbi olarak birden fazla tipi olan amnezi (amnesia) unutkanlıktan ayrı bir rahatsızlık olarak zihinsel yeteneklerin işlevselliğinin kaybolması olarak bilinir.

Beynin psikolojik durumlara göre yaydığı 4-7 Hertz arasındaki frekanslardan uyku –uyanıklık arasında oluşan hipnoz gibi derin bilinçaltı aktivesi olan tam ‘teta’ modu  insanın amnezi noktasının oluştuğu uykudan hemen önceki beynin durumunu gösterir. Teta modu ile derin uykuyu tanımlayan 0.5-4 Hertz arasındaki bağlantılar insanın bilinçsiz uyku hali olan ‘delta’ moduna geçişini gösterir. Delta ile Teta arasındaki geçişler uykudan uyku öncesine veya tersi bir durumu izah eder ki bunun parapsikolojide karşılığı ‘astral’ durumdan ‘fiziksel bedene’ dönüş veya tersi olan duruma karşılık gelir.     

Hans Berger tarafından 1924 yılında bulunan beyin dalgaları Δ (delta), θ (teta), α (alfa), β (beta) ve γ (gama) için EEG den alınan en merkezi frekansları sırasıyla 2,5 Hertz, 5 Hertz, 10 Hertz, 20 Hertz ve 40 Hertz olarak tespit etmişti..

Bu frekanslardan Teta ve Alfa modu insanda düşünce frekansı olarak bilinir ve bu frekanslar EEG cihazlarından alınan merkezi değerlere göre [1] Teta frekansının 5 Hertz ve Alfa frekansının 10 Hertz değeri iyi düşünen bir beynin frekansları olarak bilinir.

Bu frekanslar beş altın dalga modeli olarak kafatasındaki beş noktada rezonansa girerek ışık hızından daha hızlı hareket eden ‘takyon’ ların beynin içindeki kristalimsi yapıya sahip olan biyolojik yönden kafatasındaki iç yapısındaki kalsiyum kemik kısmına ulaşarak beyindeki gri maddeye ulaşır. Bilgiyi işleyen bölgeler esas olarak örneğin hipokampus gri madde ile doludur. Kişinin beslenmesi ve spor gibi etkinlikler gri maddeyi artırır. Örneğin somon balığı yemek gri maddeyi artırır. Beyindeki beyaz madde ise bir bilgisayarın giriş çıkış ünitelerine bağlı cihazlar gibi bu sinyalleri beyindeki ilgili bölümlerine ileterek beyinsel aktiviteyi başlatır. Beyaz maddenin sinirleri saran miyelin tabakası içinde demir içeren bir yapıda olduğu ispatlanmıştır. [Science Advances- Evgeniya Kirilina]

Uykuya başlamadan önce beynin yaydığı teta frekanslı dalgalar ‘bellek yitimi’ etkisi  ile kişinin uyku moduna geçmesini sağlarken aynı zamanda alfa modu ile birlikte düşüncenin insanlar arasında düşüncenin aktarılmasında da işlevsellik gösterdiğini ortaya koyar. Başı yastıkta olan bir kişinin ne zaman uyduğunu hatırlayamaması bu bellek yitiminin nişanesi olarak görülür.

Düşüncelerin dile getirilmesinin en iyi dalga boyu olan teta dalgasının bilinçaltı işlevselliği ön plana alan statüsü beyin sistematiği içinde alfa dalgaları ile bu bilinçaltını aktivitiye geçirmesi olarak zirveye ulaşır. Albert Einstein’in bütün buluşlarının ‘alfa’ modunda iken yapması beynin bu durumunu gayet iyi izah ederken beynin uyku öncesi ‘teta’ frekanslarını yayması uykudan önce baş yastıkta iken insanın neden bir bellek yitimi ile birlikte daha çok düşünme eğiliminde olduğunu ortaya koyar. Alfa frekansları gözlerin kapalı durumda olduğu düşünce frekansı olarak tanımlanır.  

Latince ‘küçük boşluk’ anlamına gelen beyinde biyolojik olarak küçük çukurlukların oluştuğu laküner amnezi rahatsızlığı, travma sonrası stres bozukluğunun bir belirtisi olarak ortaya çıkarken teta frekanslarının merkezi olması durumundaki etki gibi spesifik bir olay karşısında oluşan kısmi bir hafıza kaybı olarak bilinir. Spritüel moda geçiş aşamasının ilk adımı olan teta dalgalarından sonra beynin salınım frekanslarının yarıya indiği delta frekansları insanın  yaşlanması ile artan endişeli uyku psikozuna neden olan büyük dalga boyundaki ‘delta’ dalgalarının salınımlarının düşmesi neden olur. Yaş ilerledikçe uyuyamamanın nedeni delta frekanslarını düşmesidir.

 

Bellek yitimine neden olarak kişinin beynini 4-7 Hertz değerine çeken teta frekansları ve hemen bir üst modundaki 8-13 Hertz alfa frekansları bilinçaltının aktive olduğu frekanslar olarak en iyi düşünme modudur. Bu frekanslarla birlikte gama frekansları olarak bilinen beynin 40 Hertz değerinde aktive olması beynin bütün nöronlarının senkronize olmasını sağlayarak kişinin duyumsama, algılama ve bilişsel işlevselliği en üst düzeye çıkartır. Gama frekansları 25 Hertz ile 100 Hertz olarak tanımlanmıştır. 

Günlük hayatın beyin frekansları ise konuşma, aktif olma ancak stresin de oluştuğu beyin frekansları ise 14-30 Hertz arasındaki ‘beta’ dalgalarıyken iyi bir beynin düşünmeye dayalı çalışma garantisi teta, alfa ve gama modunda olması ile sağlanır. Gama modunun üst sınırının ise şimdilik her bir nöronun titreşim değeri olan saniyedeki 2000 Hertz değerinden 5000 Hertz değerine kadar giden günümüzde çoğu EEG cihazının ölçtüğü 70 Hertz dan da üst frekansları ölçebilmesini gerekli kılar. Bu durum insan beyninin halen tam kapasite olarak kullanamadığı şeklinde ileriye sürülen bölümlerinin salınım (frekansları) olarak bilinir.   

Bu durum insan beyninde 100 milyar nörona karşın her bir nöronun saniyede 5000 kez titreşebileceği yani bir nöronun saniyede titreşimi 5 Khz e yakın bir değer olması varsayımı ile diğer bir nöronlarla etkileşim içine girebileceği düşünülürse düşüncenin zirve noktası olacak insan beyninin saniyede toplam 500 Trilyon titreşim yapabilmesi gibi çok mükemmel bir kapasiteye ulaşması gerektiği sonucuna ulaşılır.

Bütün bu değerlendirmeler bize beynin düşünme frekansları olarak şimdilik ölçülen bu dört frekanstan öte daha yüksek frekanslarda da gelecekte insan beyninin düşünce anlamında hangi frekansları kullanacağına dair kat edilmesi gerekecek uzun bir yol olduğunu gösteriyor.

ARKEOTEKNO    

 [1] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3824085/