İNSAN BEYNİNDEKİ GUDDE-İ SANEVBERÎ YA DA EPİFİZ BEZİNİN KARANLIK İLE S

İnsan beyninde epifiz bezi olarak bilinen ‘Pineal gland’ in salgıladığı karanlıklar hormonu melatoninin, ışık gücünün artması ile azaldığı deneysel olarak da ortaya konulmuştur. Epifiz bezinin karanlığa tepkisi, melatonin yayması olarak bilinirken aydınlık ortamlarda bu tepkime sona erer. Beynin hipotalamus bölgesinde bulunan suprakiazmatik çekirdek (suprachiasmatic nucleus (SCN)), göz üzerinden retinaya giren ışığın miktarı kadar etkilenir ve bu pineal gland üzerine düşerek karanlıkta melatonin üretilmesini, aydınlık ortamlarda ise melatonin üretiminin durması sağlanır.

Melatonin kelimesinin Grekçe ‘melas’ sözcüğünün karanlık anlamına gelen bir etimolojik bağı yine ‘epifiz’ bezinin ise bir çam kozalağına benzemesi dolayısıyla ‘pineal’ dan üretilme bir kelime olduğu ve nihayet epifiz kelimesinin bizatihi kendi etimolojisi ise manevi aydınlanma anlamına gelen ‘epiphyses’ kelimesinden gelir. Biz Osmanlıcada bu bezi Gudde-i Sanevberî olarak adlandırırız ki bu kelimenin etimolojisi ise ‘gudde’ bez, ‘sanevberî’ ise Arapça ‘çam kozalağı’ anlamına gelen ‘şanevber’ kelimesine dayanır. Demek ki epifiz bezi ya da pineal gland kelimesinin bütün dillerdeki anlamı aynı olup bezin çalışma şekli bütünüyle benzer ve ortak bir tarihsel geçmişe sahiptir. Bütün bu kelimelerin anlam ve etimolojik analizi ile arkeolojide sembol olarak kullanımı ise antik Mısır panteonundan Descartes ve sonrasından günümüze kadar uzanan değerlendirmeler bu yazının konusu dışında başka bir yazıya konu teşkil edecek kadar büyük bir ehemmiyete haizdir. [1] Şu kadarını yazalım ki Sümer panteonunda oldukça fazla tasviri bulunan çam kozalağı figürü daha sonraki çağlarda Dionysos’un asasının başında ve onu izleyenlerin tepesinde, sonrasında ise Roma’da sıklıkla kullanılan bir sembol haline gelmişti. Descartes ise epifiz bezini insan ruhunun bulunduğu yer olarak tanımlamıştı.  

Yazının konusuna geldiğimizde gün ışığının başlaması ile azalmaya başlayan melatonin hormonu salgısına tabloda görüldüğü üzere ışığın düşük seviyelerde olmasının hiçbir etkisinin olmadığı ancak giderek artan seviyedeki beyaz ışığın melatonin salgısını %80-90 oranında aşağıya indirdiği anlaşılmaktadır. Bir diğer renk olarak mavi ışık da melatonin salgısı üzerinde etken bir renk olarak bilinir.

[4]   

Demek ki beyindeki epifiz bezi yapay ya da doğal ışığın şiddetinin artması ile giderek azalan oranda melatonin salgılaması tamamen beynimizin biyolojik yapısı ile ilgili bir husus olmakta ve bu nedenle biyolojik bir adlandırma olarak melatonin literatürde ‘drakula hormonu’ olarak da anılmaktadır.  

Aydınlatma Tekniği adlı bir dersi alan mühendis olarak gün ışığı ile geçmişten gelen bilgilerimiz bizim gün ışığı olarak tanımladığımız ışık şiddetinin yukarıdaki tablodaki değerinin ışığı alan objeye ne kadar uzaklıkta etki ettiği ile ilgili bir husus olması lazım gelir ki bu durum (E) aydınlatma şiddeti ya da enerjisi, (I) ışığın şiddeti ve (r) metre cinsinden objenin ışığa olan uzaklığı olmak üzere:

formülü ile açıklanır.

Dünyanın kış aylarında dönüş açısından dolayı güneşten uzaklaşması esası olarak (r) değerinin artması dolayısıyla (E) değeri olan aydınlatma şiddeti ile ters orantılı olarak azalması gerektiği formülden görüleceği gibi tablodan ışık şiddetinin de kış aylarında azalıyor olması aydınlatma enerjisi olan (E) değerini azaltmasının gözlemlenmesi kış aylarında daha az ışık alınmasına neden olan doğal ortamın matematiksel izahıdır.

Demek ki bir insan kışın dünyanın kendi etrafındaki dönüş açısı olan 23,5 dereceden dolayı oluşan mevsimlere göre güneşten gelen ışık şiddetinin azalması ile daha düşük bir aydınlatma enerjisine sahip olur.  Bu durum mevsimsel olarak insanın biyolojik etkileşimi olarak beyninin daha yüksek oranda melatonin yüklü olmasına neden olabilir.

Mevsimlere göre karanlığın en fazla görüldüğü kış mevsimindeki ışık şiddetinin (I) en az olduğu Brezilya Campinas City şehrinin diğer mevsimlere yönelik grafiği yukarıda verilmektedir. [5]

Bütün bu matematiksel ve fiziksel olayların insan vücudundaki biyolojik karşılığı ise çocukların yetişkinlere nazaran daha net algılama yapan lenslere sahip olması nedeniyle ışığa veya karanlığa daha fazla duyarlı olması olarak melatonin etkisinin çocuklar üzerinde daha fazla etken olduğu sonucuna ulaşılmıştır. 

New York Times gazetesinde yayınlanan bir çalışmada çocukların vücudun biyolojik saati olarak bilinen sirkadyen profili ve melatonin salgısının yetişkinlere nazaran daha erken başladığı ortaya konulmuştur. [3]

Buna göre söz konusu Işık Şiddetinin (I) karanlık ortamlarda her zaman çok küçük hatta sıfır (0) olması nedeniyle formüle göre Aydınlanma Şiddeti ‘lux’ (0) olacağından karanlık ortamlarda çocuklarda melatoninin hala epifiz bezi tarafından üretiliyor olduğunu söyleyebiliriz.

Işığın gözden girmeye başladığı günün aydınlanması durumunda SCN nin bir anahtarlama görevi yaparak insanda) kalp ve karaciğer gibi (peripheral oscillator) organların çevresel saatlerini ayarlar. Merkezi saat olarak SCN, karaciğer, pankreas, gastrointestinal sistem, iskelet kası ve doku gibi diğer vücut dokularında bulunan bir dizi periferik saat arasındaki sirkadyen kontrol ancak güneş ışınlarının insan üzerinde etken olması sonucunda ortaya çıkar ki bu da insanın psikolojik ve davranışsal modunu ortaya koyar. [6] Sirkadyen ritm ise insanda fizyolojik, biyokimyasal ve davranışsal etkilerin 24 saat süren karanlık-aydınlık döngüsünün bir tezahürüdür. İnsanın ne zaman besleneceği dahi bu döngünün sonucunda belirlenir. Bu biyolojik durum örneğin yeni doğmuş bebeklerin beyaz bir ışık altında küvez içinde bir müddet bekletilerek sarılık hastalığına karşın karaciğer için alınan önlemler ile benzer özellikler taşır. 

Büyüklere gelince, yine aynı araştırmada 40 yaşına kadar göz üzerindeki lenslerde toplanan proteinin ışığı net olarak suprakiazmatik üzerinden epifiz bezine biraz daha karartı şeklinde iletmesi nedeniyle çocukların gözleri kadar hassas olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. 

Melatoninin çocuklar tarafından aşırı alınmasının sonuçlarının zararlı etkisi ise [7] numaralı referans kaynağında uyuşukluk, yatak ıslatma, sık idrara çıkma, baş ağrısı ve dönmesi ve ruhsal gerilim içinde aşırı hareket ve huzursuzluk (agitation) olarak belirtilmektedir.     

ARKEOTEKNO

[1] https://www.osmanice.com/osmanlica-28609-nedir-ne-demek.html

[2] https://www.barandergisi.net/epifiz-bezi-veya-beyin-epifezi-cercevesinde-gudde-i-sanevber-pineal-gland-veya-kozalaksi-bez-ii-makale,1737.html

[3] https://www.nytimes.com/2018/03/05/well/family/children-sleep-light-melatonin.html

[4] http://tip.baskent.edu.tr/kw/upload/464/dosyalar/cg/sempozyum/ogrsmpzsnm16/16.P7.pdf

[5] https://www.researchgate.net/profile/Martha-Higarashi

[6] https://dergipark.org.tr/tr/pub/tusbad/issue/64808/922995

[7] https://www.nccih.nih.gov/health/melatonin-what-you-need-to-know

Sorumluluk Reddi: Yazının referansları olarak verilen bu sayfadaki içerik tıbbi tavsiye olarak alınmamalı veya herhangi bir özel ilaç önerisi bulunmamaktadır.